Cem Akkılıç

Biz cumhuriyeti sokakta bulmadık ki; "buyurun gelin yıkın diyelim!.. " Cem Akkılıç Ne mutlu Türk'üm diyene!

Yandı milyoncuklar...

Paranın değeri düşünce, para pul oldu derdi bizden önceki kuşaklar...

AKP döneminde para pul olsa iyi...

Marketten battal boy tuvalet kağıdı satın alınamıyor en büyük banknotumuz ile...


Pul'dan, tuvalet kağıdına evrildi yani bizim mangır...


*


En son yapılan artış ile birlikte; asrın Tayyip'i'nin maaşı 600.000 TL. civarı olmuş... 

Saray'ın 1 dakikada harcadığı para, 1 asgarî ücrete eşitmiş...

E bin yüz odalı evi döndürmek kolay değil tabi, ne de olsa işin içinde itibar falan filan da var!..


*


Onca uçak, onlarca helikopter, yüzlerce mercedes, audi...

Bunlar su yakmıyor tabi...

Benzin ile gidiyorlar...


*


Manda yoğurdu, ejder meyvesi gibi ufak tefek şeylere takılmıyorum bile...


*

Eminanım mesela...

Bir türbanı ertesi gün takmıyor, günah diye...

Herkesin kendi inancı tabi...

Bir türbanı ortalama bin dolar civarında...

Saf ipekten...

Sadece yıllık türban masrafı 365.000 dolar...

Yazı ile; üç yüz altmış beş bin...


*

Daha bilmediğimiz, asla bilemeyeceğimiz ne kalemler var kim bilir!..

Muhalefet zaten eşelemiyor...


*

Asrın Tayyip'i'nin o kadarcık maaş ile bu kadarını kaldırıp, ay sonunu nasıl getirdiğini düşünün...

"Ben ekonomistim" derken, bence bu başarısını kastediyordu...

Kıskanmamak elde değil...


İyi de; arkadaş, insan hakikaten sormadan edemiyor...


*


Eminanım'ın onca masrafı varken, California yangınında kül olan 47 milyon dolarlık ultra lüks malikanesini ne ara satın aldı bunlar?!..


Yandı milyoncuklar...


CEM AKKILIÇ 

12 Ocak 2025


Öldüğü gün neler olacak!.. Merak edenler buradan okuyabilir.


Cem Akkılıç 

Hristiyan Avrupa'da yılbaşı, bayram olduğunda herşeye İNDİRİM geliyor...


Ya müslüman Türkiye'de?!..


Nefide ablaya teşekkürler...


Son günlerin en çok paylaşılan iletisini şuraya tutturalım...


Cumhuriyet kadınlarını yalnız bıraktılar...

Hatice hanım... 

71 yaşında... 

Atatürkçü ve AKP'ye muhalif...

Bizzat bana ulaştı, başından geçenleri anlattı... Artık mumla arasak bulamadığımız, eskilerin İstanbul hanımefendisi diye tabir ettiği kadınlarımızdan... 


Hilal Kaplan isimli AKP döneminin medarı iftarı sözde gazeteciyi eleştirdiği için karakola çağrılıyor... Polisler; buyur abla otur diyerek yer gösteriyorlar ve AKP gidene kadar bunlar milletin yakasından düşmeyecek diyorlar...


Şakkk... Büyük gazeteci Hilal Kaplan'ın avukatı arıyor; uzlaşalım ayaklarına sökül kırk bin lira, yakandan düşelim diyor...


*

Nuran hanım mesela...

O da bana ulaştı... 

Telefonda konuşurken gülüşüyoruz ağlanacak hâlimize...

Din'i eleştiren paylaşımlar yaptığı için savcı tutuklama talep ediyor, Sulh Ceza Hâkimi neyse ki tutuklama yerine Adli Kontrol Şartı'yla serbest bırakıyor... Kadıncağız serbest kaldığına sevinemiyor çünkü dört ay boyunca haftada üç gün karakola imza atacak...


*

Daha ne kadınlar var bana ulaşan bir bilseniz...


Emekli maaşıyla geçinemediğinden, Almanya'da okuyan torununun yolladığı para ile ay sonunu getirmeye çalışan kadınımızdan tutun, kocasını iş kazasında kaybedip iki çocukla ortada kalan bir başkası cumhurbaşkanı'na hakaretten yargılanıyor...


*


AKP'yi anlayabiliyorum...

Karşı Devrim için herşeyi yapıyor, yapacak...


Asıl anlamadığım şey; bu ülkeyi kuran parti olan CHP'nin başındaki zat-ı muhterem...


Bunlar defalarca; AKP tarafından hukukî olarak mağdur edilen, hukukî tacize uğrayan muhalif kesime hukuksal destekler vereceklerinin sözlerini verdiler...


O destek hiç gelmedi, gelmeyecek!..


Cumhuriyet kadınlarını yalnız bıraktılar...


Boyları devrilsin...


CEM AKKILIÇ 

8 Ocak 2025


Bu yazımı okursanız "KAFAYI ÜŞÜTEBİLİRSİNİZ"... Buradan lütfen.


Cem Akkılıç

Türkiye'de hiç bir zaman maaşlara ZAM gelmez. Enflasyon farkı gelir. O da var olan enflasyonun küçük bir kısmını teşkil eder. Orantısal bir örnek vermek gerekirse; beş yıl önce Asgarî Ücret ile misal; 500 kilo satın aldığınız bir ürünü bugün 200 kilo alabiliyorsunuz.


2025 yılında neler olacak?!..

Elli beş yaşındayım, elli beş ülke gördüm, yaşadım ve şunu öğrendim. Aklı ve imkânı olan zengin ya da fakir farketmez, insan gibi yaşamak istiyorsa müslüman ülkede iki dakika bile durmamalı... 

Bana en çok acı veren şey; Amerika'da olduğumda bile Türkiye'yi özleyip, bir an önce dönmek istediğim 90'lı yıllardan, karşı devrimci siyasal İslamcılar yüzünden kendi ülkemden nefret eder hâle gelmiş oluşum... 


İnsanın kendi ülkesinde huzur bulamaması kadar kahredici başka bir şey yok bu dünyada... 


Bu vatanda doğuyorsunuz, askerlik yapıyorsunuz, kazandığınızın yarısını vergi veriyorsunuz ve günün birinde birileri çıkıyor âşık olduğunuz ülkenizden sizi nefret ettiriyor... 


Bu lanetlere gücünüz de yetmiyor, evet yetmiyor çünkü ülkenin doğal kaynaklarına ve iş gücüne gözünü dikmiş emperyaller var arkalarında... 


2025 yılı; siyasal İslam'ın halkın üzerinde baskılarını artıracağı, seri şekilde yalanlar kusup, insanı daha fazla değersizleştireceği bir yıl olacak...


Ben ve benim gibi korkmadan itiraz eden küçük bir azınlık dışında hiç kimse olup biten rezalete, sefalete ve bin bir türlü taktikler ile yapılan ahlaksızca hırsızlıklara ses çıkartmayacak... 


Bütün bu olacakları ön görmek için, Türkiye'de bir kaç ay yaşamak yeterli...


CEM AKKILIÇ 

2 Ocak 2025

Cem Akkılıç

Kamboçya'da yılbaşı (1 Ocak) kutlaması. Görüntülerin tamamını ben çektim. Güney Asya halkının kültürüne yılbaşı eğlencesi sonradan eklendi. Takvimleri bile farklı. Yine de kutluyorlar, gevur eğlencesi demiyorlar. 
 
 
 

Türkiye Yüzyılı Adalet Yüzyılı olacakmış. İyi güldüm. 



Çakma kumpaslar...

AKP tarafından başıma örülen kumpasları kitap yapsam, bin sayfaya sığmaz...

Bu kumpaslar FETÖ taktiğini andırıyor ama Vatikan Papazı'nın tezgâhladıkları hiç değilse biraz inandırıcı oluyordu... 


Hiç lafı uzatmayım, kumpaslardan bir tanesini belgesi ile gösterip, anlatayım. 


*


Facebook'ta "Cem Akkılıç" isimli bir profil varmış... Bu profilde paylaşılanların "tarihini tespit edememiş" savcı...


Yani paylaşımı tespit edebilecek kadar bir yetenek var ama tarihi bulamıyor?..


Nokta atsanız; Facebook tarih koyar...


Sen nasıl bulamadın hafız?!..


*


İddianamenin 9. bölümünde ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret var... Yanlış okumadınız, benim yazdığım iddia ediliyor... 


Hakaretlerin tam bir AKP'li maaşlı trol ağzından çıktığı ve fotokopilere döküldüğü belli oluyor... 


E madem hakaret olduğunu iddia ediyor savcı, neden sadece cumhurbaşkanı'na hakaret suçu ile yetiniyor?!.. Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret suçundan neden işlem yapmıyor?!.. Suçu örtmüş olmuyor mu?!..


Neresinden baksanız bu bir iddianame değil, tuvalet kağıdı olarak kullanılabilir ancak!..


*


Bunun gibi daha neler neler var!..


*


Bir başka olayda Edirne Cumhuriyet Savcılığı'na sahte Cem Akkılıç hesaplarını şikâyet etmiştim. İki ay sonra suçluyu bulamadık dediler... Aramadılar ki bulsunlar!..


Ve bakın neler oldu...


Aradan dokuz ay geçti, soruşturma başlattılar... Edirne Cumhuriyet Savcılığı başlattı... Suçlu benmişim...


Henüz kendi kendimi ihbar edecek kadar balataları yakmadım ama AKP muhalifleri delirtmek için her yolu denedi ve deniyor...


Asıl kötü olan, Yargı'nın alet edilmesi...


*


Çakma muhalefet sayesinde iktidarlarının ölene kadar süreceğini biliyorlar, kumpaslar kurmalarının tek nedeni; halkın sefalete ses çıkartmasına engel olmak.


*


AKP'nin açılımı Adalet ve Kalkınma...


Siyasal İslamcı tayfasının söylediği herşeyin tersi çıktı...


Bundan sonra da tersi çıkacak, emin olun!..


CEM AKKILIÇ 

30 Aralık 2024

Cem Akkılıç 
İddianame... Tamamını aktardım...





Palavratör'ün zaferi...

Palavratör kelimesini güzel Türkçemize ben kazandırdım... Keşke Türkiye'nin siyasî atmosferi rezil rüsva olmasaydı ve yalanlar ile yürütülen çakma ve defolu göstermelik muhalefet yapan kuklalar yerine, somut işler ortaya koyan siyasetçiler çıkartabilseydi bu toplum... 

Toplumun geleceğini, şimdiki zamanını, hatta geçmişini çok yakından ilgilendiren hayatî konularda seri şekilde, parlatılmış yaldızlı yalanları sıralayana Palavratör diyorum... 


Kişiler özel hayatlarında dürüst, yardımsever olabilirler... İş politikaya evrildiğinde, çeyrek asırdır Türk halkını perişan etmiş bir diktatörlüğe karşı muhalefet yapıyormuş gibi görünmek düpedüz Palavratörlüktür. 


*

Günlük yaşantısında yalan söylemeyen birisi, milyonların kaderini ilgilendiren bir alanda düpedüz yalanlar sıralıyorsa, bu onu dürüst yapmaz, Palavratör yapar...


*

Palavratör'ün en tehlikeli yanı sizdenmiş gibi görünmesi... 


En azından düşman düşmanlığını alenen belli ederken, Palavratör sinsice aynı mahalledeniz numarasını çeker... 


Rakibin zaferi, Palavratör'ün palavra performansına bağlıdır... 


Rakip sahadan çekilmiş, silinmiş olduğunda onu tekrar ringe çıkartır; bile bile, göstere göstere dayak yemek için...


Rakibe karşı on üç defa kaybedene kadar, yer o dayağı... 


Aslında dayağı yiyen o değildir, olup biten tiyatroyu izleyen seyirciler yemiştir o sonu gelmeyen dayakları... 


*

Özgür Özel mesela... 


Asgarî Ücret'in 30.000 TL. olmaması durumunda Diktatör'e ülkeyi "dar" edeceğini haykırmıştı... 


*


Sonuçta maç bitti, Palavratör bir kez daha yenilmiş gibi görünürken aslında kazandı...


Kaybedenler mi?!..


Palavratör'e inanmaya devam edip, olup biteni "izlemekle yetinen" bizler tabii ki...


CEM AKKILIÇ 

27 Aralık 2024


Öldüğü gün, millet kırk gün kırk gece bayram edecek... başlıklı yazımı buradan okuyabilirsiniz



Cem Akkılıç 


Ne güzel dünya...




Asgarî Ücret açıklandı...

Yeni Asgarî Ücret ile lokantada 2 kâse çorba bile içemeyeceksiniz! Suça itileceksiniz. Kadınlar fuhuşa sürüklenecek, erkekler dolandırıcılık dahil her suça bulaşacak. Çocuklar açlıktan uyku uyuyamayacak. 

"Ezan susmaz, bayrak inmez" diye diye bu milleti lağım çukuruna attılar.


CEM AKKILIÇ

24 Aralık 2024


Öldüğü gün, millet kırk gün kırk gece bayram edecek... başlıklı yazımı buradan okuyabilirsiniz. 


Cem Akkılıç

Öldüğü gün, millet kırk gün kırk gece bayram edecek...

AKP'nin henüz memleketin başına çöreklenmediği o harika yıllarda; geçtim bir ceza mahkemesinde yargılanmayı, karakolda ifade vermişliğim yok... 

Meslekî olarak dünyayı gezip, altı ay gemide kontrat attıktan sonra, emeğimle kazandığım altı maaş ile kafama göre, misal; kapağı Arjantin'e atar, oradan Fildişi Sahilleri'ne gider, sıkılınca Rusya'nın Sibirya bölgesine uçardım...


Gezerdim yani...


Rock müzik hayatımın her alanını kaplıyordu. İşte bu nedenle üç tane kitap yazdım...


Ampûl'ün memleketi karartmaya başladığı yıllara kadar harikaydı bu dünya benim için...


Atatürk'e düşman olmalarından dolayı, AKP ve ortağı Fethullah ile mücadele etmeye karar verdim...


Sona sakladığımı şimdi yazayım...


Hiç pişman değilim...


*


Gelelim asıl can alıcı mevzuya, yazının başlığına...


*


Cumhurbaşkanı'na hakaret suçu iddiasıyla hakkında Kırmızı Bülten çıkartılan dünya üzerinde ilk ve tek kişi benim...


Dünya üzerinde diyorum, çünkü bu suç Avrupa'da da ceza yasalarında var...


Büyük bir fark ile...


Orada karşılığı 80 Euro'luk bir yaptırım...


Amerikan yasalarında suç bile değil, tazminat açılıyor en fazla...


Burada insanın hayatını karartıyorlar...


*


Cumhurbaşkanı'na hakaret etmediğim ve diğer hakaret suçlarından aklandığım sayısız bilirkişi raporu sayesinde 79 BERAAT'e ulaştım...


*


Şimdi sıkı durun...


Bu beraatlerin ve Kırmızı Bülten'in feci bir maliyeti var...


Her beraat için; mahkeme masrafları, Baro avukatına ve bilirkişilere ödenen ücretlerin toplamı yaklaşık 1200$.


Ve...


Kırmızı Bülten'in maliyeti 5000 $'cık...


Tüm bunlar Hazine'ye devredildiğinden bu fakir halkın sırtına bindi...


Ortalama bir hesaplama ile bugünün parası ile 4.000.000 TL. yaklaşık 120.000$ ediyor...


*


Her zaman doğruları söylediğim ve geri vitese takmadığım için sırf birilerinin beni "susturmak" adına bu halka attığı kazıklara bakın...


*


Küçük bir trol azınlık hariç...


Kimsenin şüphesi olmasın...


Öldüğü gün, millet kırk gün kırk gece bayram edecek...



CEM AKKILIÇ 

17 Aralık 2024



Cem Akkılıç 



Top Ad unit 728 × 90

Mehmetcik Vakfı