Cem Akkılıç

Biz cumhuriyeti sokakta bulmadık ki; "buyurun gelin yıkın diyelim!.. " Cem Akkılıç Ne mutlu Türk'üm diyene!

Kuyruk...

Postaneler, kuyruk...

Vergi Daireleri, kuyruk...

Hastaneler, kuyruk...

Halk Ekmek, kuyruk...

Ucuz et, kuyruk...

18 Mart nedir!..

Bir de benden okuyun.

Dünya savaşlar tarihinde denizden karaya yapılan ilk saldırıdır!..

Dünya savaşlar tarihinde bir donanmanın tüm unsurlarıyla birlikte bir ülkeye saldırmasıdır, ki o donanma dünyanın en büyük donanmadıdır!..

Bay Çörçil'e hayatının ilk ve tek yenilgisini yaşatan, onu Avam Kamarası'na hapseden MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün doğuşudur...

18 Mart sadece Çanakkale'nin geçilmezliğini göstermemiştir, aç gözlü barbar emleryalizmin yenilebileceğini kanıtlamıştır... 


CEM AKKILIÇ

18 Mart 2024


Mustafa Kemal Atatürk'ün askerleriyiz başlıklı yazımı buradan okuyabilirsiniz. 

Cem Akkılıç 





Boş tepsi...

Bence yerli ve millî tatlımız baklavanın fiyatını "euro bazında" yazmak gerek...

Çünkü...

Ben ekonomistim diyerek; verin bu

Beraatimi istiyorum...


On beş yıldır karşı devrimcilerin içine ettikleri yargı sisteminde mücadele ediyorum...

Kumpasların kralını, liyakâtsizliğin feriştahını, iki kelimeyi doğru Türkçe ile yazamayıp, cümle kurmaktan habersiz yargı mensupları gördüm de...

91 Mülteci...

91 mülteci Avrupa'ya kaçıp, canlarını kurtarmak isterken, kahraman güvenlik güçlerinin muhteşem operasyonu sayesinde enselerinden tutuldukları gibi Türkiye'ye gerisin geriye getirildiler...

Benim için sıradan, Türkiye için büyük bir gün...

Yarın Bakırköy 15. Asliye Ceza Mahkemesi'nde sanık olarak duruşmam var...

Karşı devrimciler on beş yıldır atmadıkları iftira bırakmadıkları için; yarınki duruşma benim için sıradan, Türkiye için büyük bir gün olacak...

Çünkü...

Olta'nın ucu...

2019 yılında...

İstanbul'u CHP aldı...

Ankara'yı CHP aldı...

Adana'yı CHP aldı...

Antalya'yı CHP aldı... 

İzmir zaten Kale... Kale olarak CHP'de kaldı...

İnsanlık can çekişiyor...

AKP iktidarı boyunca 9 bin kadın erkekler tarafından öldürülmüş. 30 bin kadın sakat bırakılmış!.. İç savaş çıkmadı oysa...

Boşanma sayısı, bu sayıların yüz katı vardır muhtemelen.

On kuruşluk...

Daha önce yazmıştım...

Yeri geldi bir kez daha aktarayım...

*

Tayland'ın başkenti Bangkok'ta uçaktan indi, valizlerini aldı... Havalimanı'nın döviz bürosunda yanındaki dolarları Tayland bahtı'na çevirtti... Bir tomar parayı cüzdanına koyup, bindi bir taksiye... Oteline yerleşti... Çarşıya çıktı... Gezip tozarken yerel satıcılara rastladı...

Beyaz gemi...

Uçsuz bucaksız bozkırın kenarında küçük bir köy vardı, hepi topu üç beş haneli... 

Bu köye ara sıra gezgin bir satıcı uğrardı vadileri aşarak... 

Kadınlar satıcının etrafında toplanırlar, alış veriş yaparlardı... 

Sadrazam hazretleri...

Dönem Abdülaziz dönemi.

Gürcü kökenli Mahmud Nedim Paşa sadrazam.

Bugüne uyarlarsak, dönemin başbakanı yani.

Abdülaziz'i yıkayıp yağlayarak o koltuğa oturuyor...

Tanrı...

İsimsiz bir iletiye denk geldim...

"Yaptığım paylaşımlar nedeniyle ifadeye çağıran olursa, bunları bana Tanrı yaptırıyor  diyeceğim..."

Zekâ dolu...

Anlayana...

Tokat gibi hiciv...

Non bis in idem...

Sayın savcım; işlediğim iddia edilen suçun tarihini öğrenebilir miyim?!..

2017 yılı...

*

Yasa şöyle diyor:

Ortada bir suç varsa, somut deliller ile birlikte derhal kovuşturma başlatılmalıdır!..

Halil Hilmi Müftüoğlu hakkında...

İşte bir iftira davası daha sonuçlandı. Bunun için onca gözaltı, cihazlarıma el koyulma yapılmıştı... Peki ya SONUÇ?!..

Önünde sonunda BERAAT alıyorum haklı olduğum için ama anamdan emdiğim süt burnumdan geliyor.

Şu ismi lütfen araştırın. Adnan Oktar isimli çocuk tacizcisinin baş yaveri Halil Hilmi Müftüoğlu...

Müftü çocuk tecavüzünden 1000 yıl yedi. 2018'in Temmuz ayından beri kodeste.

Alman savcı...

BERAAT alacağımızı bile bile savcılar dava açıyorlar bizlere. Muhaliflere... Sonra da Yargı iş yükü ile kıvranıyor. Amaç bizi korkutup, susturmak.  Bunun için Yargı'yı mahvediyorlar. Oysa savcı görevini yapıp, dosyayı incelese, didiklese; suç unsuru olmadığını görecek.

Bekleyin, uçacak...

Hayâl kuran çocuklarımız vardı!..

Doktor olacağım, mühendis olacağım derlerdi.

Şimdi üniversiteyi bitirenler markette raf dizerse, şükür ediyor düştüğü duruma.

Hukuk fakültesini bitirmiş garson gördüm ben... 

Zamanda yolculuk...

19. yüzyıla gidiyorum...

Avrupa'da sanayi devrimi...

Müthiş bir sıçrama devri...

O yüzyılın sonunda Abdülhamid bugünün Türkiyesi'nin iki katı toprak kaybetmiş...

21. yüzyılın ampûl Türkiyesi'ne dönüyorum...

Uzaya dört şeritli yolların yapılarak Ay'a çıkılacağına inanmış bir kitle, ki çoğunluğu ampûl gençliği; okuduğunu anlamada dünya sonuncusu...

Dinle çocuk...

Öyle zamanlardı ki çocuk...

Toplum bir nevi felç olmuştu...

O uğursuz iktidar sayesinde...

Herşeyimizi kaybetmiştik...

Bu defa topla tüfekle değil, din adamı kılığında geldiler!..

Top Ad unit 728 × 90

Mehmetcik Vakfı