Cem Akkılıç

Biz cumhuriyeti sokakta bulmadık ki; "buyurun gelin yıkın diyelim!.. " Cem Akkılıç Ne mutlu Türk'üm diyene!

Şehit...

Saçları uzundu, çocukluğundan beri gitar çalıyordu Ümit Yılbar... 

Kadıköy'de Akmar Pasajı'nda açtıkları beş metrekarelik dükkânda plak ve tişört satıyorlardı...

Pentagram ismiyle kurdukları Heavy Metal Grubu'yla yurt dışı dahil konserler veriyorlar, hayran kitlelerini artırıyorlardı... Tabi aynı oranda düşmanları da çoğalıyordu...

"Karı mısın lan sen saç uzatıyorsun" ya da "anan gibi saç uzatacağına, baban gibi bıyık bırak" tarzında sataşmaların ötesinde, fiziksel saldırılara dahi uğruyorlardı...

*

Türkiye bugün o'cular, bu'cular olarak karpuz gibi ikiye bölündü ama 90'lı yılların magandaları, bugünün cahillerinden pek farklı sayılmazdı... 

"Ne anlıyorsun lan bu gâvurca müzikten?!.. Sen Türk değil misin?!..", "Avradlar gibi tayt giyeceğine, pantol giy, top musun yoksa sen satanist?!.." diye sataşan "torbacı ülkücü" zibidiler vardı mesela... O yıllarda dar pantolon giyen erkeklere "ibne" diyordu magandalar, şimdi moda oldu bütün erkekler giyiyor!..

*

Bir defasında bana; Led Zeppelin'in yaşamını yazdın da, Pentagram'ın öyküsünü ne zaman yazacaksın diye sitem etmişti Ümit Yılbar...

*

Âni bir kararla yirmi altı yaşında uzun saçlarını kestirip, konserlerde giydiği renkli kostümlerini çıkartmaya karar verdi ve askere gitti... 

Siirt'in Eruh ilçesinde vatani görevine başladığında artık önünde binlerce hayranı yerine bölük komutanı, astsubaylar ve erat vardı... Gitarını indirip, omuzuna tüfeğini asmıştı... 

Terhis olmasına kısa bir süre kala bir çatışmada PKK'li hainler tarafından vurularak şehit edildi... 

Geride çocukluk sevdası gitarı ve askerde çektirdiği fotoğrafı kaldı... 

*

Aylardır asrın Tayyip'i'nin ağzına bakarak "paralı askerliği" bekleyip vatanseverlik mevzusunda mangalda kül bırakmayan çomar takımının varlıklı aileleri parayı bastırıp çocuklarını askere göndermezken, dün "karı mısın lan?!.." dedikleri Heavy Metalci Ümit Yılbar aslanlar gibi çarpışıp şehit olmuştu şehit... 


Cem Akkılıç
27 Eylül 2018

Gönüllü olarak "komando" olmuştu



Anan gibi saç uzatacağına baban gibi bıyık bırak dedikleri ünlü gitarist, ki benim de arkadaşımdı... Gitti PKK ile savaşıp, şehit düştü.






 

Genel af...

Dünya lideri ya...

FETÖ'yü ülkeye getirtecek, yargının karşısına çıkarttıracaktı...

Sonradan anlaşıldı ki; iade işlemleri yarım yamalak düzenlenmiş... Bu koşullarda FETÖ'yü iade edemeyeceğini açıkladı Amerika...

*

Keza; hakkında tutuklama kararı çıktığı an, hadi aslanım sen görevini yaptın bas

Yaş oldu 50...

50. Yaş günüme dünyanın öbür ucunda Kamboçya'da Göçmenlik Tutukevi'nde gireceğim aklımın ucundan geçmezdi... İnsanın aklından geçmeyen şeyler başına gelebiliyormuş... 

Lütfen bu iletiye kutlama mesajı ile yanıt vermeyin... Amacım; ömrümden bir yılın daha gidişini kutlamak değil, insan ömrünün  köşe başlarından biri olan 50. yılın kısa bir özetini yapmak, hepsi bu...

İstikbalim göklerdedir...


Büyük savaştan yeni çıkmıştı Türkiye...

Memleket kurtarılmıştı ama kasada beş kuruş para yoktu...

Yine de kalkınmak için öz kaynaklar zorlanarak, bin bir güçlükle bir çok fabrika açıldı...

Bunlardan üç tanesi "uçak fabrikasıydı"...

Elin gâvuru nereden bilecek...

Aşağıda okuyacaklarınız çeşitli zamanlarda yabancı ülke vatandaşları ile aramda geçen dialoglardan derlenmiştir...

"Türkiye'de asgari ücret 215 Euro, ne düşünüyorsunuz?!.."

ALMAN: "Ohhhhh olamaz, yalan...

İNGİLİZ: "Saçmalama firend, o para benim kedime köpeğime yetmez...

Cumhuriyet kadınları...


Hayatımda bir defa olsun yüzümü görmemiş olan cumhuriyet kadınları ayaklandılar... 

Önce iyilik meleği Kader devreye girip "kampanya başlatalım" dedi...

Sakın bulaşma, kerizi bol ülkenin krizi bitmiyor, dolandırıcı zannedip atarlar seni kodese dedim...

Gizemli yolculuğum...


Kamboçya'nın turistik Kampot şehrinde bindiğim minibüs Vietnam sınırında polis bankosu önünde durduğunda şoför herkesin pasaportlarını istedi... Ön koltukta oturan İtalyan çift ve küçük kızları neşe ile indiler araçtan... Arkamda oturan Fransızlar da pasaportlarını uzattılar... 

Onlar Vietnam'a girerken, ben tornistan geri dönüp, kaçak yollardan giriş yapacaktım... Pasaportsuz olduğum anlaşılırsa, başım derde girerdi...

Hayatım boyunca yaşadığım en dramatik anlardan biriydi bu... Ülkemi düşündüm, içim burkuldu... 

Neydi bizim suçumuz?!..

Kaçış...

Okuyacağınız olaylar gerçektir ve hâlâ yaşanmaktadır... Hikâyenin ne sonu ne de başıdır ve bundan sonra devam edip etmeyeceği yaşanacak olaylara bağlıdır...

*

Bebek yüzlü yüzbaşı valizimden çıkan haritaların nereye ait olduğunu sordu... Şurası Mars, biraz ilerideki Satürn, köşede kalan ise Neptün diye cevapladığımda somurtup sınıfı terk etti...

Ne var, ne yok?!..

Âdettendir, ne var ne yok? diye sorarlar…
Kimi zaman başını öne eğer insan… Bazen “iyidir” anlamında sağa sola oynatır kafasını…
Kelimeler boğazında düğümlense de çok şey anlatır esasında…
Omuzuna dokunan bir dost eli…
Sorduğunda…

Artiz...

Dolar krizi yaklaştığında çözüm için milli adımlar atılacağını ilan etmişti… Hatırlayın; hatta bir ara “Atatürkçü” bile olmuştu…

Yerli uçak, yerli tank, yerli helikopter üreterek ABD’yi devre dışı bırakacak, böylece dışa bağlı kalınmayacaktı…

Hizmet...

Yalaka soruyor, neyini beğenmiyorsun AKP’nin, hizmet almıyor musun?!..

*

Mesela sırf test etmek için…

Kamboçya’daki Alman Konsolosluğu‘nu arayın, telefonu açıp cevap vermeleri on saniye…

İtalyan Konsolosluğu‘nu arayın, yirmi saniye…

Amerikan Konsolosluğu ile Kanada Konsolosluğu aşağı yukarı aynı süreler içinde cevap veriyor…

Keriz...

Mübarek parti AKP memleketin başına çöreklenmeden önce dolar hopladığında, adına “kriz” koyarlardı…

Bugün krizin adı “dış güçler” oldu…

*

Misal; Tansu Çiller herkese iki anahtar vaat ettikten hemen sonra kriz patlamış, borsa çökmüş, faizler fırlamış, işçi-emekli yerle bir olmuş, millet bir gecede üç kat daha fakirleşip, üçün birini almıştı…

İnşallah maşallah…

On dört asırdır Müslümanlara tek zaferini yaşatan Mustafa Kemal Atatürk‘e ağız dolusu saydırdıktan sonra “inşallah maşallah” çekip sevap kazandığını düşünerek rahatladı dinci…
Atatürk’ün vefatından sonra seksen senedir gelen inşallah buyurdu, giden maşallah çekti…

Boykot...

Alelacele Amerika’ya ders vermek için “I phone kullanmayın” çağrısı yaptı…
Günaşırı I phone reklamları yapan AHABER sitesi u dönüşü yapıp boykotu saat başı duyurarak, I phone kullanılmaması konusunda uyardı ahaliyi…

Ters yazı...

Hans ve eşi Helga bin bir zorluklara katlanarak Almanya‘dan kaçıp, Türkiye‘ye iltica etmişlerdi…
Onların bu kaçış serüvenini geçen yıl bu blogda yazmıştım…
Hans ve Helga Türkiye’ye kapağı atıp, paçayı yırtmışlardı ama Almanya’da patlayan kriz sonrası; 1 Dolar 7 Euro’ya hoplayınca, geride bıraktıkları akrabalarını da kurtarmayı düşünmeye başladılar…

Allah’a oy vermiştiniz mutlu musunuz?!..

Nasıl geçiyor hayat, mutlu musunuz?!..
Bir avuç bulgura takla atıp, muhtaç kalanlara sorduğum şu soruya bak!..
Yine de ısrarla sormaya devam edeceğim, çünkü bu felaketlerin sorumlusu sadece sizlersiniz

Sıra geldi Haydar Baş’a…

Adam kalktı Çin’e gitti…
Anlattığı şuydu:
Milli ekonomi oluşturun, uluslararası ticarette Yahudi’nin Dolar’ı yerine Yuan kullanın… 

Vay kafirler…

90’lı yıllarda henüz Çin ekonomisi emekleme dönemindeydi…
Bizzat gittiğim için biliyorum; halk yoksul, devlet ceberuttu… Yolda asker gören Çinli neredeyse yolunu değiştiriyordu… Üç kadından birisi fahişelik yapıyor, erkekler hırsızlık suçlarından hapsi boyluyorlardı… Bir çoğu ters kelepçelenip Tiananmen Meydanı‘nda enseye tek kurşunla idam edilmişti…

Atatürk kalkıp gelseydi…

Bir mucize olsaydı ve Atatürk kalkıp gelseydi…
Bak çocuk derdi; Safiye İnci’nin başını şefkatle okşayarak…

Allah topunuzun belasını versin...

Fethullah Gülen’e “sümüklü” demişsin…
Ne diyeceksin?!..
Sümüklü hakaret değildir, sürekli ağlayana yapılır bu benzetme…
*
Fethullah Gülen’e “kardinal” demişsin…
Ne diyeceksin?!

Şipşak darbe...

Canlı yayın provası için cep telefonunu çıkarttı
Kamerasını açtı
Muhtemelen Emine kendisini tutamayıp, kıkır kıkır gülüyordu o an… Yine muhtemelen; Emine’yi dürtüp, sus işareti yaptı işaret parmağı ile…
Mendebur suratına “şaşkınlık ifadesi” yükleyip, “bana darbe yapıyorlar” diyecekti… Halkı sokaklara dökmekti niyeti… Mağduriyet en büyük

Ölüm yok ya ucunda...

Merhaba, Kamboçya Türk Konsolosluğu’ndan bir yetkili ile mi görüşüyorum?!..

Evet, buyurun?!..”

Pasaportumu acente aracılığı ile ücretini peşin ödeyip, vize yenilemek için Kamboçya polisine yollamıştım… Fakat pasaportum geri gelmedi?..

Şu an sistemler arızalı…

Adnan Oktar’ı mağdur etmeyin…

Sayın savcılar, yüksek hâkimler…
Sizlerden ricamdır…
Adnan Oktar‘ı hukuk kuralları içinde yargılayınız!..
Bana ve benim gibi binlerce Atatürkçüye uygulanmayan, “evrensel hukuk kaidelerini” lütfen Adnan Oktar’a uygulayınız…

Titreşimli...

Pilli olanları var…
Prize takılanı, çift başlısı, zencisi, beyazı, pembelisi, damarlısı, metal kaplamalısı hatta fantezi dünyası ve cebi şişkin ensesi kalın olanlar için altın kaplamalısı bile üretildi…
Çeşidi bol… Zevke göre… Boy boy…

Devlet raydan çıktı...


İspaya'da yolcu treninin raydan çıkması nedeniyle 77 kişi öldü, 141 kişi de yaralandı...

2008 yılında Macaristan'ın başkenti Budapeşte yakınlarında bir banliyö treni, başka bir trene arkadan çarptı... Bilanço 4 ölü, 26 yaralıydı...

Fetö'ye güzel haber...

Tarih: 14 Temmuz 2016
Kamboçya’da bir Türk’ün işlettiği oteldeyim… Otel sahibi ile daha önce hiç görmediğim başka bir Türk, siyasi ve hararetli bir sohbete dalmışlar…  İkisi birden Tayyip‘i eleştiriyorlar…
Tanışma faslından sonra sohbete daldım tabi… Söz tarafımdan döndü dolaştı, Fethullah‘a geldi… Biraz önce bana sıcak davranan adam, birden ayağa kalkıp, “sen kimi eleştirdiğini sanıyorsun?” diyerek ortamı âniden terk etti…

İdam isterük...

Ahlaki çöküntünün bir ülkede artış göstermesinin ilk nedenleri olarak uzmanlar “ekonomik sarsıntıları” ve işlemeyen “Yargı ve Adalet Kurumlarını” işaret ediyorlar…
Yani hasta belli, tedavi yöntemi belli, hastalığa neden olan “mikrobik virüs” kabak gibi belli…

Üç yetmedi altı çocuk yapın…

Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır…
Bunları söyleyen; cumhuriyetimizi kuran Atatürk‘tü…
*
Tam 8 manevi çocuğu oldu Atatürk’ün… Bunlardan 6’sı kız, 2’si erkekti…
Her birine özel ihtimam gösterilmişti…

Muhalefet nasıl iktidar olur?!..

Evvel zaman içinde şehzadelerden birisi Çeribaşı’nın kızına aşık olmuş…
Gönül ferman dinlemiyor… Babasının huzuruna çıkıp, vaziyeti anlatmış…
Padişah çok şaşırmış…

Katili belli...

Ali Mert Baltacı henüz on sekiz yaşındaydı…
Kaza sonucu kırılan cam kolunu parçaladı… Arkadaşları Polis İmdat‘ı arayıp, “yardım” istediler… Polisler geldiğinde kanlar içinde yerde yatan Ali yarı baygın vaziyetteydi… “Arabamız kanlanır” gerekçesiyle Ali’yi oracıkta kaderine terk edip, çekip gitti polisler…
Arkadaşları bir faytoncuyu durdurdular, kucakladılar Ali’yi evine götürdüler…

Yılan yılanı sokmaz...

“Aşkım darbe yaparmış gibi yap, darbe ayağına tüm Atatürkçüleri alalım içeri…” 
“Biraz da insan öldürelim, gerçek sansınlar… İnsan dediğin iki damla döl…” 
Şakkkk…

Kuyruk...

Emme basma tulumba gibi yıllardır aynı teraneyi ötüp duruyorlar…
Şimdikiler bilmez ama CEHAPE var ya CEHAPE… İşte o CEHAPE zamanında tüp, yağ, şeker ve ekmek kuyrukları vardı…”
Papağan olsa aynı şeyi söylemekten bıkar…

Yaşayan ölüler...

Canlılar arasında öleceğini bilen tek varlık insanoğlu…
Misal; kuşlar avcılar tarafından vurulup öldürüleceklerini bilmeden yaşamlarına devam ederler…
Hayvanlar konuşamıyordüşünemiyorlar… Günün birinde yaşamlarının son bulacağının idrakinde değiller…
Bitkiler de öyle…

Taş devri...

Almanya’da asgari ücret 1450 Euro, Türkiye’de 270 Euro artı yanında üzümlü kek beleş diye yazdığımda, Almanya’da yaşayan bir gurbetçimiz mesaj yollamış…
Aynen abi” diye başlıyor sözlerine…

Asgari ücret...

Almanya: 1600 EURO…
İtalya: 1200 EURO…
Yunanistan: 750 EURO…
Fas: 324 EURO…

Patates...

Marmaray yap…
Emsallerinden beş kat pahalıya yap, geçmeyenden bile parasını al…
*
Hızlı trenler yap…
İlk seferinde kaza, 139 ölü…

Kol böreği...

Arkadaşlarla oturcaz Gıraadhane’de…

Davşan ganı çaylarımızı yudumlayıp, şöyle iki pişpirik atcaz evelallah… Üzümlü gekler beleş…

Hop dur bakalım gurban… İskambil yassak hele!..

Suç makinesi...

Üç İtalyan erkek mafya kenti Palermo‘da yaşlı bir kadının kapısını çalıyorlar…
Gelenler tanıdık olduğu için kadın hepsini evine alıyor… Ve korkunç olay başlıyor…
Para istiyorlar… Tehditle tüm parayı alıp, kadının bileziklerine göz dikiyorlar… Evde dört yaşında erkek torunu var yaşlı kadının… Arkadaşlarına uyan çekingen Giovanni çocuğun ağzını yastıkla kapatırken, diğer iki erkek yaşlı kadına tecavüz ediyorlar… Sonra kadının kafasına sert bir eşya ile vurup bayıltıyorlar… Gio küçük çocuğun ağzını yastıkla kapatmaya devam ederken, diğer iki erkek evi arıyor ve değerli ne varsa alıyorlar…
Sonrası malum; cezaevi… İki erkek hapse girerken, Giovanni tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor ve Kamboçya‘ya kaçıyor…
Bana savcılık belgelerini göstermişti Gio ama İtalyanca olduğu için tam anlayamamıştım… Onu tanıyan bir İtalyan, yukarıda yazdığım gerçekleri İngilizce anlattı bana…
*
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine iki gün kalmışken, suç makinesi bir İtalyan’ı neden anlatıyorum?!..
İtalya'da tutuksuz yargılanan Gio’nun pasaportu İtalyan hükümeti tarafından “İPTAL” ya da “BLOKE” edilmedi…
Ağır derecede alkol bağımlısı olduğu için pasaportu kaybederim diyerek bana emanet etti… Kamboçya’da sokakta yaşıyor…
*
Şimdi sıkı durun!..
Ben Cem Akkılıç hayatım boyunca “adi suç” işlemedim… 55 ülke 250 sehir gezdim, bir kez olsun karakolluk olmadım... Hiç bir terör örgütüyle bağım olmadı… Bir kez olsun kumar oynamadım, asla pudra çekmedim... Askerlik dışında elime silah almadım... Kimsenin tavuğuna kışt demedim... Siyasi partilere bile üye olmadım… Yedi sekiz yaşlarımda yazlık sinemadan çaldığım bir iki film afişi dışında, hiç bir zaman hırsızlık yapmadım… Sadece yazı yazdım, yazdım, yazdım ve eleştirdim
Ne oldu dersiniz?!..
Pasaportum Tayyip tarafından “iptal” edildi… Kamboçya polisine verdiği dolgun rüşvetle, pasaportumu bloke etti Türk Konsolosu... Hakkımda 80 küsur ceza dosyası açıldı... Sadece yazı yazarak, "suç makinesi" hâline getirildim...
* * *
Ne dersiniz?..
Hak yiyenin, hakkı hukuku paspas gibi çiğneyenin, milleti kuru soğana muhtaç edenin defolup gittiği günü; “ulusal bayram” ilan edelim…
CEM AKKILIÇ
22 Haziran 2018
Cem Akkılıç


Osman Gazi köprüsü...

Yıl 1995… Çin‘in Liman kenti Qingdao şehrindeyiz…
Komünizm bitmek üzere ama hâlâ etkilerinin olduğu yıllar… Acil durum hariç, gece yarısından sonra gemiye dönene, yüz dolar karşılığı Çin Yuanı’nı ceza olarak yapıştırıyorlar…
Gemiden indirdiğimiz merdivenin başında Çinli askerler tüfeklerinin ağzında mermi, gece gündüz nöbet tutuyorlar… Ara sıra kırlangıçtan, nöbet bekleyen askere sigara atıyorum…

Arap kârhanesi...

İnternette Kamboçya, Tayland yazıyor, yirmilik Asyalı avradlar, yetmişlik kartalozlarla kuzu sarması tabi…
Türkiye’de kıçında donu yok ama bankaya gidiyor, otuz altı ay taksitle tatil kredisini alıyor… En ucuz taklit parfüm nerede satılıyorsa, oraya gidip at sidiği gibi parfümden beş şişe alıp, yanına üç kilo jöle paketletip soluğu Havalimanı’nda alıyor görgüsüz…

Tüp geçit...

Pasaport polisi hoşgeldiniz diyerek vizesini bastığı pasaportumu nazikçe uzattı gülümseyerek…
Pasifik’i aştıktan sonra karaya ayak basıp, Hong Kong‘un İngiliz Pubları’nda iki tek atmak için ayrıldım Liman’dan…
Büyüleyici şehir Hong Kong henüz Çin‘e devredilmemiş, hâlâ İngiliz kolonisiydi…
Etrafı iki yüz otuz tane irili ufaklı adalarla çevrili bu modern ışıltılı şehirde adalara ulaşım, sıkı durun; tüp geçitlerle yapılıyor…

Süleyman Demirel Üniversitesi…

İlkokul bitmiş ortaokula başlayacağız… Ortaköy’de o dönemler torpille öğrenci alan Hatice Sultan Yalısı’ndan bozma Gazi Osman Paşa ortaokuluna yazdırdı anam beni… Öğrenciler arasında okulun bir numaralı geyiği; bu köprünün ayakları kokuyor şeklindeydi… Yıllar sonra otopark mafyasının yaktığı o güzelim ahşap yalının hemen dibinde “Boğaziçi köprüsü” yükseliyordu çünkü…
E malumunuz Süleyman Demirel yaptırmıştı köprüyü…

Yazın yediğin hurmalar…

Eski bir atasözüdür… Beterin beteri var derler…
Gelen gideni aratırmış…
EcevitleriÇillerleriYılmazları ekonomik sıkıntılar yüzünden “sepetlemişti” milletimiz hatırladınız mı?!..
*
On altı yıl… Dile kolay…

Dış güçler...

Ekmek parası için yirmi üç yaşımda atladım bir gemiye başladım dünyayı gezmeye… Beş kıta, elli dokuz ülke, iki yüzden fazla şehir gördüm… Dünyanın en zengin ülkesinden, en fakir olanına kadar kimisine defalarca gittim… Aşırı merak ve öğrenme dürtüsüyle hangi ülkeye gittiysem; hep şu iki soruyu sordum karşılaştığım insanlara…
“Arkadaş maaşını zamanında alıyor musun?..

Ağlama duvarı…

Sayin cumhurbaşkanim Allah rizasi icin cocuklarima bayramlik ve erzak yardimi istiyorum kizlarimin 2 si astim hastasa tek istedigim bu bayram evlatlarimin gulmesi simdiden allah razi olsun yardim edeceklerden…

Pasaport iptali diktatörün kumpası…

Sayın Yetkililer;
15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından ilân edilen olağanüstü hâl ile suçlularla, terörle mücadelede önemli adımlar atıldığı bir gerçektir.
Fakat nice suçsuz, masum vatandaşlarımız, hakkında uygulanan pasaport tahdidi (engeli) nedeniyle mağdur olmaktadır. 2 seneye yaklaşan OHAL sürecinde yüz binlerce pasaport iptal edilmiş, yeni pasaport alımları engellenmiştir.

Cin şişeden çıktı, uyanış başladı…

Senelerden 1967 günlerden 8 haziran… Ortadoğu’da İsrailMısırÜrdün ve Suriye 6 gün Savaşı’ndalar… O sabah Mısır açıklarında uluslararası sularda ABD donanmasına ait silahsız Liberty isimli istihbarat gemisine ani bir hava ve deniz saldırısı düzenlendi… Gemiye önce binlerce mermi sıkıldı… Ardından napalm bombası atıldı… Sonra da işini bitirmek için hücum botlardan torpido

Cukkayı doldurup, kıs kıs gülüyorlar…

Hocam; sakız oruç bozar mı?!..
Hocam; banyo yaptım kıçıma su kaçmışsa, orucum kaçmış mıdır?!..
Hocam; kocam beni dövüyor, regilliyken benimle münasebete giriyor… Ramazan ayında bunlar günah mı?!..

Kurtarın kıçınızı...

Yıllarca Avustralya’da yaşadı… Çalıştı, emekli oldu, güzel de para biriktirdi… Kamboçya’ya yolu düştü… Türk’ün biri; “gel baba sana bir arsa satın alalım iş yaparsın” teklifinde bulundu… Düşündü taşındı… Parayı öbür tarafa götürecek halim yok ya, hadi alalım diyerek atladı zokaya…

Tayyip'i kimler devirecek?!..

Tayyip’i ne Atatürkçüler, ne Aleviler ne de muhalefet devirmeyecek… Tayyip‘i devirecek olanlar, FETÖ’cü diye fişlenip taça atılan AKP’liler olacak…
Kabul ediyorum; FETÖFETÖ değilken hocaefendi’yken, cemaatin AKP’ye oy katkısı “yüzde beş” bile değildi…
Fakat bu defa işler farklı… FETÖ’cü olmayıp FETÖ’cü etiketi yiyen, haksız yere hapislere atılan, pasaportlarına el koyulan, işlerinden atılan, bir nevi ölüme terk edilen; profesöründen, en düşük devlet memuruna kadar aileleriyle birlikte milyonlarca “eski AKP’li” mağdur var memlekette…
İşte bu devasa ölçekteki gerçek mağdurlar, erken seçimde Tayyip’i indirmek için muhalefete oy verecekler… Çoğu kimse; şu parti bu parti kazansın derdinde falan değil… Çoğunluğun derdi AKP’de değil, bizzat Tayyip’in ta kendisi
Tayyip devrildiği taktirde; demokrasi, “yeniden parlamento” ve birey özgürlüğü gibi en hayati kavramlar için bir umut doğabilir… Böyle kavramların bir ülkede yerleşmesi uzun yıllar alacağından; Türkiye en az otuz yıl kaybetmiştir…
*
AKP’li seçmen halinden memnun, aç haline şükür etmeye devam ediyor… Ekonominin “berbat” olması zerre umurlarında değil… Kaliteli yaşam için hiç bir zaman talepleri olmadı… Hayt huyt diye çemkirip, sağa sola fırça atan, “eyyy” çeken diplomasız eğitimsiz bir “lider” onlar için yeterli… Başı secdeye değsin tamam…
Atatürkçüsü, Alevisi, muhalif sünnisi, hatta Kürd’ü; yine eskisi gibi kendi inandığı lidere oyunu verecek…
Asıl dengeyi bozacak olanlar ise; FETÖ‘cü diye yaftalanan milyonlarca mağdur AKP’li olacak…
Hiç kimse azımsamasın onları… Kayıktaki yerlerini değiştirdikleri anda; alabora edebilecek çoğunluktalar…
*
Peki; Tayyip‘in hiç mi şansı yok?!..
2002 genel seçimlerini bir tarafa bırakırsak, kazandığı tüm seçimler şaibeli…
Hileye başvurmazsa…
Tayyip bu defa gidici…
Vatana millete hayırlı olsun…
En keyiflisi ise; kaybettiğinde ailecek valizlerini toplayıp, İsraf Saray‘dan ayrıldıklarını görmek olacak…
Sırf bu bile yeterli…
CEM AKKILIÇ
9 Mayıs 2018

Top Ad unit 728 × 90

Mehmetcik Vakfı