Cem Akkılıç

Biz cumhuriyeti sokakta bulmadık ki; "buyurun gelin yıkın diyelim!.. " Cem Akkılıç Ne mutlu Türk'üm diyene!

Sizin ülkenizde insan hayatı on mark mı?!..

Doksan dört yazıydı...

Karadeniz kıyısında Şile'de aile çadır Kampı'ndaydık...


Kamp'ın sahibi Şile'li emekli deniz astsubayı Seyfi isminde birisiydi...


Balık gibi yüzdüğüm için; burada çok boğulan oluyor, gel "gönüllü" kurtarmacı ol teklifinde bulunmuştu...


Nasıl olsa yaz boyunca orada tatil yapacağım için teklifi kabul ettim...


*


Seyfi bey emekli olduğu gemiden hatıra olarak bir can simidi getirmiş, al bunu önce boya, sonra Kamp'ın girişine as demişti...


Bir süre sonra o can simidini astığım duvardan indirip, uzunca bir ipe bağladım... Hayatları "kurtarmak" için...


*


Berrak bir havada insanlar neşeyle denize giriyorlardı... Karadeniz hep yaptığı gibi; haber vermeden, aniden patladı... Kıyıdan beş altı metre uzaklıkta insanlar çığlıklar atıyordu!.. 


Bir kaç kişiyi sudan çıkarttım ancak Alman karı koca bir hayli uzaktalardı...


Onları almak için harcayacağım zaman ve tabiata karşı vereceğim mücadele sırasında büyük ihtimal boğulacaklardı... 


Onlara doğru yüzmekten vazgeçip, kumsala çıktım ve can simidini olanca gücümle fırlattıktan sonra çılgın dalgalara attım kendimi...


Almanlar can simidine ulaştılar, uzun ipe asılıp yanlarına yüzdüm ve sağ salim sudan çıkarttım...


Kumsalda "alkış tufanı" koptu...


*


Bu kurtarma operasyonunda can simidi kırılıp, bir kaç parçaya bölündü... 


*


Seyfi bey olan biteni dürbünü ile Kamp'ın çay bahçesinden izliyordu...


Beni çağırttı...


Derhal 10 Mark iste Almanlardan dedi...


Nasıl yani diye hayretler içinde sordum...


Can simidinin ücreti...


Git kendin iste diyerek tersledim...


*


Alman kadın ilk şoku atlatmış, kocasıyla yarı baygın kumsalda yatarken, masmavi gözlerini kısıp, keskin bir nefret ile Seyfi'ye bakıp İngilizce olarak; sizin ülkenizde insan hayatı on Mark mı?.. diye sordu!.. 


*


Üzerlerinde hiç para olmayan Almanlar akşamüstü paranızı getireceğiz dediler ve otellerine döndüler...


*


Bizim Kamp sakinleri iddiaya tutuştular, getirecekleri mi getirmeyecekler mi?!..


On mark Seyfi'nin cebine girdi sonuçta...


*

Diyeceğim şu ki; ahlak denilen şey bir toplumun gelişiminde büyük rol oynuyor...


Bir Almanlara bakın...


Bir de bizim hâlimize!..


CEM AKKILIÇ 

8 Haziran 2025

"Türk sorunu..." başlıklı yazımı buradan okuyabilirsiniz. 
Cem Akkılıç 

Kemalizm demode oldu diyen hainler bize 1400 yıl öncesinin çağ dışılığını ve yaşam modelini dayatıyor!..

Bu kitap yeni çıktı...

AKP'nin çeyrek yüzyıldır yaptıkları ve yapacaklarına bakarsak; Kemalizm, bırakın demode olmayı, kurtuluşun tek anahtarıdır!..

Bu kitap Kemalizm'in neden demode olmadığını ve demode olmayacağını anlatıyor!..

Türk sorunu...

Yıllarca "Kürt sorunu" diye diye milletin kafasını ütülediler...

Ütülemek ile kalmadılar, resmen dikte ettiler...


*

Güzel ülkemde...


Ege kıyıları Kürtler tarafından ele geçirilmiş...


Keza Akdeniz...


Gidenler bilir; plajda oturmak isteseniz, Kürt şezlong mafyası tepenizde bitiyor... Sıkıysa haraç vermeyin, kovalıyorlar!..


Sırf sosyal deney olsun maksadı ile kıyılarımızda numaradan iş arayın... Tipinize, şivenize bakıp Türk olduğunuzu anladıklarında kapıyı gösteriyorlar...


Dedim ya; işgal edilmiş kıyılarımız, Türk kendisini turist hissediyor...


*

Bir de kendimden örnek vereyim...


Asrın Tayyip'i'ni eleştiri suçundan 33 ay Silivri'de tutuklu adı altında F Tipi'nde esir edilmiştim... 


Üç kişilik koğuşlarda kalıyoruz, gelen en fazla iki ay kalıp tahliye oluyor, ben kazık çakmaya devam ediyordum...


Siirtli birisini getirdiler günün birinde...


Herif bana; sen Atatürk'e tapıyorsun, ben Apo'ya dedi iyi mi?..


Yirmi gün yattı, tahliye ettiler...


Beşiktaş'ın göbeğinde, kebapçı dükkanı işletiyormuş...


*

Türk Kürt ayrımı yapmak, toplumu karpuz gibi ikiye bölen AKP'nin değirmenine su taşımak için yazmıyorum bu yazıyı...

Kürtler alınmasın ama...

Kürt bu ülkede başbakan oldu...

Kürt bu ülkede iş adamı, iş kadını oldu...

Kürt bu ülkenin tüm imkânlarından faydalandı, faydalanıyor...

Kürt bu ülkede ağa oldu, derebey oldu... 

Oldu da oldu!..


*

Türk kendi ülkesinde işsizliği, fakirliği, hukuksuzluğu dibine kadar yaşamıyor mu?..


Bu ülkede ne kadar Kürt sorunu varsa, iki katı da Türk sorunu vardır arkadaş...


CEM AKKILIÇ 

14 Mayıs 2025

Cem Akkılıç 




Almanya'da cezaevine girerseniz; bakın neler oluyor!..

Almanya'da hapis yatmış bir Türk oradaki cezaevini anlattı... 

*

İki kişilik konforlu odada kalıyorsunuz...


Çalışmak isterseniz; haftada 4 gün, günde 6 saat çalıştırıp, 500 Euro maaş veriyorlar. Türkiye'deki asgarî ücret kadar yani...


O maaşla bakın neler yapabiliyorsunuz!..


Cezaevi'nde marketler var... Özgür hayatta her gün alışveriş yaptığınız marketlerin benzeri...


Dana etinin kilosu 10 Euro... 1 Litre ayçiçek yağı 1.5 Euro... Ton balığı 1.20 Euro... Elma, armut, üzüm gibi meyvelerin kilosi 1 ila 2 Euro arası... Türkiye'de 15 Euro'ya satılan Türk fındığının kilosu; şaka değil, Almanya'da sadece 5 Euro... Yazı ile beş arkadaş beş!..


Devlet zaten günde üç öğün "kaliteli" yemek veriyor... Siz; yok ben bugün kendim pişirip yiyeceğim derseniz, doğru markete... 


Mahkûmlar için mutfaklar var!.. Tencere, tava, bardak-çanak hepsi mevcut... 


Sonuçta kimseye muhtaç kalmıyorsunuz, evrensel kaidelere göre ve insan onuruna yakışır şekilde "ceza" çekiyorsunuz!..


*

Ayağınız toprağa değiyor... Avlular toprak, beton değil... Vücudunuzda biriken statik elektriği atabiliyorsunuz... 


*

Ziyaretçi sınırsız... 


Telefon görüşmeleri için kan bağı aramıyorlar, dilediğiniz herkesi arayabiliyorsunuz...


*

Bunları bana anlatan şahsa ne iş yaptın diye sordum!..


Mercedes Benz firmasının farlarını kutulamış...


Asıl bomba şimdi geliyor...


Cezayı bitirdiniz, tahliye oldunuz!.. Şayet başarı gösterdiyseniz Mercedes Benz firması sizi işe alıyor...


Yani cezevinden çıktığınızda mesleğiniz oluyor, iş garantili...


*

Şimdi benden Türkiye'deki cezaevleri ile kıyaslama yapmamı bekleyeceksiniz biliyorum...


Ne cezaevi yahu; Alman'ın kodesi bile Türkiye'den fersah fersah iyimiş!..


Kıskananlar çatlasın...


CEM AKKILIÇ 

1 Mayıs 2025


Cem Akkılıç 




Kör talih...

Doris Payne gelmiş geçmiş en büyük mücevher hırsızıydı... Bir elmas ya da yakutu çalmaya karar verdiğinde; hiç bir güvenlik önlemi onu durduramıyordu... Böylesine yetenekli bir hırsız, belgesellere konu oldu hâliyle...  Hakkında sinema filmi yapıldı...

*

Derek Smalls "Berty" lakabını taşıyordu... Dünya tarihinin en büyük banka hırsızı olarak hâlâ rekorları egale edilemedi, banka hırsızlarının ordinaryüsü olmuştu...


*

Bill Mason sosyete partilerinde mücevherat çalmasıyla ün yapmıştı... Emekli olduktan sonra anılarını kitaplaştırdı, bu mesleği nasıl gerçekleştirdiğini detaylarıyla paylaştı, yeni hırsızlara kapılar açtı... Şampiyon yüzücü Johnny Weissmuller’den çaldığı altın olimpiyat madalyasını nasıl iade ettiğini de yazdı...


*

Vincenzo Peruggia'nın hırsızlık alanında uzmanlığı; dünyaca tanınan meşhur ressamların nadide tablolarıydı... Louvre Müzesi’ne işçi kılığında girmiş Mona Lisa’yı çerçevesinden çıkarmış ve kıyafetinin altına saklayıp, kimselere çaktırmadan elini kolunu sallayarak çıkıp gitmişti... Kendince faydalı bir hırsızdı, çünkü Mona Lisa'yı kendi ülkesine götürmekti amacı... Kariyeri boyunca tablolardan başka bir şeye dokunmadı...


*

Vincenzo Pipino isimli tanınmış bir başka hırsız daha vardı... Centilmen görüntü çizerek, zenginlerin arasında boy gösteriyor, varlıklı kadınları kendisine âşık ettikten sonra mücevherlerini çalıp, ortalıktan kayboluyordu... Pipino'da yukarıda anlattığım hırsızlar gibi sadece zenginlerden çalıyordu... 


*

Sonuç olarak; insan var olduğundan bu yana hırsızlık hep vardı, bundan sonra da olacak... 


Dünya tarihine adını yazdırmış tüm hırsızların ortak özelliği zenginlerden aşırmak, maddi zarar vermek oldu...


*

Ve bize gelirsek...


Şu bizdeki kör talihe bakın ki; bizim hırsızımızın marifeti; tüm diğer hırsızlardan farklı olarak; sadece fakirlerden aşırıp, neşemizi çalmak oldu...


CEM AKKILIÇ 

20 Nisan 2025


"İstila..." başlıklı yazımı buradan okuyabilirsiniz


Cem Akkılıç

İstila...

Gençler diyoruz...

Neden kaçmak istiyorlar bu ülkeden!..


*

Nilay mesela...


Dört yıl mimarlık okudu...


Mezun olabilmesi için gecesini gündüzüne kattı, ailesi yemedi içmedi okulu bitirmesi için...


İş bulabilmesi için seksen yere başvurdu...


Kimisi tecrübe istedi, torpili olmadan zaten iş bulamazdı...


Üç harfli markette asgarî ücrete kasiyerlik yapıyor...


*

Çoğu Nilay kadar bile şans bulamıyor...


Sanal kumara, uyuşturucu bataklığına saplanıyor gençler, gözlerimizin önünde...


Çünkü siyasal İslam denilen belâ, çeyrek asır boyunca "kötülük tohumları" serpti bu ülkeye...


Çareyi yurtdışına gitmekte arıyor gençler...


*


İş bulup çalışsalar, çoğunda sigorta yok!..


Günde on, on iki saat çalıştığı iş yerinden,

zamanında alamadığı maaş eriyip gidiyor... 


Bir pantalon için bir hafta yemeden içmeden çalışmak zorunda...


*

Adı üstünde; gençler bunlar...


Sinemaya, tiyatroya gitmek isteyecek...


Haftasonu bir kafede oturup, sevdiği ile ikişer bardak kahve içse, bir günlük yevmiye...


Bisküvi-simit ile geçiştirdikleri öğünlerden sonra yatağa aç giriyorlar...


*

Onlar kaybederken, aslında hepimiz kaybediyoruz... 


Pırıl pırıl beyinler, hayatlarının başında ya kaçıyorlar ya da heba oluyorlar...


Günden güne memleketin her alanda kalitesinin düşmesi bu yüzden...


*

Bunun adı istila...


Topsuz, tüfeksiz...


Milletin yarısının onayıyla gerçekleşti...


*

Onların çığlıklarını duyuyorsunuz...


Bizzat dinledim onları...


Abi diyor...


Yemek yesen berbere gidemiyorsun, bir kilo meyve alsan, domates biber alamıyorsun...


Emin olun...


Hiç abartmadan yazıyorum!..


Bu ülke savaş ile istila edilseydi; istilacılar Cenevre sözleşmesi gereği bu milleti daha iyi beslerdi.


CEM AKKILIÇ 

18 Nisan 2025


Bu yazımı okursanız buradan... Kafayı üşütme ihtimaliniz var.



Cem Akkılıç



Sarı öküz...

Ekrem İmamoğlu hakkında "Tapınak Müteahhiti" başlıklı sert bir yazı yazmıştım üç yıl önce. 

Demiştim ki; İstanbul'a ha bire gereksiz cami yapacağına, misal Silivri'de uçsuz bucaksız arazi çok. Fabrikalar yap. Bunun için iktidar olmana bile gerek yok... Bak; Bolu belediye başkanı Tanju Özcan'ın açtığı fabrika, Fransa'ya ürünler ihraç ediyor. Bolu halkı kalkınıyor, Tanju Başkan istihdam yaratıyor, sen de yapabilirsin!..


Doğma büyüme bir İstanbullu olarak; Ekrem İmamoğlu'nu "dibine kadar" eleştiriyordum, eksiğini gediğini yazıyordum!..


Hatta o zamanlar bana; "sen AKP ajanı mısın lan?.." "Saray trolü çakma blog yazarı..."  gibi ipsiz sapsız yakıştırmalar  yapan CHP'li klavyecilere; ömrü hayatımda iki defa oy verdim, o iki oyu da Ekrem Başkan'a verdim diyordum...


Ancak... 


Mevlana'nın dediği gibi...


Dün, dünde kaldı...


Tayyip Erdoğan'dan kurtulmak istiyorsak, Ekrem Başkan'a sonsuz destek olmalıyız...


Çünkü; ta Ergenekon/Balyoz kepazeliğinden beri; vere vere sarı öküz kalmadı elimizde...


Ya da; Ekrem İmamoğlu'nu beğenmeyen, burun kıvıran muhalif arkadaşlar Tayyip Erdoğan'ı demokratik yollarla siyasetten silecek, memleketi AKP'den kurtaracak bir "aday" göstersinler görelim...


Birlikte alkış tutalım, avuçlarımız patlayana kadar...


Ne dersiniz?!..


CEM AKKILIÇ 

8 Nisan 2025


BOYKOT'un kralını yapıyorum. Merak ediyorsanız buradan bakın.


Top Ad unit 728 × 90

Mehmetcik Vakfı