On iki yaşındaki Mathius küçük kız kardeşi Emma ile birlikte ebeveynleri tarafından “dinî eğitim” almaları için Tutlingen’de bir kasabaya yollanmışlardı…
Genellikle fakir Alman ailelerin çocukları için uygun gördükleri yöntemdi dinî vakıflar ve okullar...
Baba Hans, “çocuklarım kâfir olacaklarına, eğitilip dinî eğitim alsınlar, vatana millete faydalı olsunlar” demiş, anne Helga’da bu kararı hemen desteklemişti… Geçim sıkıntısı yaşayan dar gelirli aile evde doğal gazı açamıyor, haliyle kış ayazında tir tir titriyor, çocuklarının sıcacık dinî mekteplerde eğitim almalarından dolayı avunuyordu…
Baba Hans, “çocuklarım kâfir olacaklarına, eğitilip dinî eğitim alsınlar, vatana millete faydalı olsunlar” demiş, anne Helga’da bu kararı hemen desteklemişti… Geçim sıkıntısı yaşayan dar gelirli aile evde doğal gazı açamıyor, haliyle kış ayazında tir tir titriyor, çocuklarının sıcacık dinî mekteplerde eğitim almalarından dolayı avunuyordu…
Dokuz yaşındaki Emma Hristiyan cemaatlerine ait meşhur bir Kız Yurdu’na yerleştirilmiş, Mathius ise eski cumhurbaşkanı Helmut Kohl‘ün gittiği ve hep övüne övüne bitiremediği Ensarweich Vakfı’na verilmişti…
Baba Hans külüstür Opel marka otomobiline atlayıp hafta sonları eşi Helga ile birlikte çocuklarını ziyarete gidiyordu… Bir süre sonra ekonomik kriz geçiren Almanya’da benzine yapılan kol gibi zamlardan sonra toplu taşımayı kullanmaya başlayacaklardı…
Bir hafta sonu TV’de Hamburg-Bayern Münih maçını izleyen Hans, son dakika başlığını atan alt yazı haberini okuyunca kendinden geçti… Kumandayı fırlattı… Helga durumu öğrenince baygınlık geçirdi… Komşular zor yetiştiler…
Tutlingen’de Hristiyan cemaatine ait Kız Yurdu‘nda yangın çıkmıştı…
Hans komşularından zar zor topladığı 70 Euro borç para ile külüstür Opel’in deposunu fulleyip eşiyle birlikte yola çıktı…
Kız Yurdu’na vardıklarında manzarayı görünce, artık ne bir Yurt ne de bir kızlarının kalmadığını anlamışlardı…
Olay yerinde gözü yaşlı acılı baba Hans ZDF Kanalı‘nın muhabirinin mikrofonu uzatmasıyla birlikte patlıyor; itfaiye Kız Yurdu’na sadece bir buçuk kilometre uzakta… Nerede bu itfaiye, nerede bu devlet?.. diye çaresizce soruyordu…
Bu acılı olayın üzerinden daha bir hafta bile geçmeden, aile, küçük oğulları Mathius’un Ensarweich Vakfı‘nda Papazlar tarafından hem de üç yıl boyunca sürekli olarak iğfal edildiğini öğrendi… Kırk beş Alman erkek çocuğu üç yıl boyunca papazlar tarafından tecavüze uğramıştı!..
Alman devleti Ensarweich Vakfı rezaleti sonrası derhal yayın yasağı koydu… İlgili papazlar yandaş kanallarda aklandılar… Yok canım olur mu öyle şey diyordu hükümetin yandaş kalemleri… Kadın aile bakanı çıkıp, mevzuya son noktayı okkalı bir şekilde koydu… “Bir kereden bişi olmaz” dedi hafifçe sırıtarak…
Küçük Emma yanıp kül olmuş, Mathius ise malum; “mundar” olmuştu…
Hans kararını verdi… Türkiye‘ye gideceklerdi... Vize alamazlarsa iltica edeceklerdi… Başka çareleri yoktu… Demokrasiyi, laikliği, insan haklarını, fikir hürriyetini, evrensel hukuk ve adaleti daha da önemlisi ekonomik zenginliği dibine kadar sıyıran Türkiye tek kurtuluşlarıydı…
Karısı Helga’yı bu konuda ikna etmesi zor olmadı…
Fakat ne acıdır ki; hâlâ zavallı Hans ve gözü yaşlı Helga Türkiye’ye gidebilmek için konsolosluk kuyruklarında bekliyorlar…
CEM AKKILIÇ
27 Kasım 2017
27 Kasım 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder