Yıl 1960…
Türkiye’de Devrim olmuş, Atatürk‘ün açtığı uçak fabrikasını kapatıp traktör fabrikasına çeviren diktatör Adnan Menderes ve diğerleri hesap vermek için Yassıada‘ya tıkılmıştır…
Devlet başkanı orgeneral Cemal Gürsel nam-ı diğer Cemal ağa “yerli araba”yapılmasını ister, istemek ne ki; bu bir emirdir!..
Türkler araba değil toplu iğne bile yapamaz diyenlere kafayı takmıştır çünkü Cemal ağa…
Fakat Türkiye’nin koşulları bellidir… Menderes’in dışa bağımlı hale getirdiği ülke son derece fakirdir!..
Cemal ağanın istekleri bitmez!..
Dört adet Devrim arabası yapılacak ve en azından iki tanesi 29 Ekim törenlerine yetiştirilecektir…
Projede hiç bir şekilde yabancı parça ve aksam kullanılmayacaktır…
Eskişehir Demiryolu Fabrikası’nın lokomotif ve vagon üreten mühendisleri seçilir bu iş için… Sivas döküm atölyelerinde karasörler yapılacaktır…
İşin en trajikomik yanı, yirmi üç mühendisten sadece biri araba kullanmayı bilmektedir…
Mühendislerin ve işçilerin önünde sadece dört ay, yanlış okumadınız 129 gün vardır…
Bugünün teknolojisinde bile bu sürede Amerikalılar hatta Japonlar, sıfırdan başlayıp, yürüyen araba yapamıyorlar…
Tasması kimlerin ellerinde olduğu iyi bilinen “basın” kampanya başlatır, proje için ayrılan bir milyon dört yüz bin liranın çöpe atılacağı, böyle bir arabanın “asla yapılamayacağı” manşetlere çıkartılır…
İhtilal günleridir, asker ülke yönetimini eline almıştır…
O çalkantılı günlerde Türk mühendis ve işçileri, 29 Ekim törenleri için; biri siyah diğeri bej renkli iki Devrim Arabası‘nı sıfırdan üretmiş, Eskişehir‘de vagonlara yükleyerek Ankara’ya yollamışlardır…
Lokomotifler kömürle çalıştığı için bir kıvılcımın arabaları tutuşturacağı düşünülür ve lokomotife yakın olan vagondaki siyah Devrim‘e çok az benzin koyulur…
Zaten ne olduysa ondan sonra olur…
Devrim Arabaları törenlere yetiştirilir, Cemal ağa ön koltuktadır. Halkın çılgınca alkışları arasında siyah renkli Devrim arabası Hipodrom‘a doğru hareket eder…
İki yüz metre ya gider ya gitmezler…
Benzin bitmiştir… Motor önce öksürür, sonra durur…
Cemal ağa buz keser…
Sonra “benzin bitti” diyen mühendise dönüp tarihe geçen konuşmasını yapar; “Avrupalı kafasıyla araba yaptık, Türk kafasıyla benzin koymayı unuttuk” der…
Basın bunu malzeme yapmakta gecikmez… “Devrim Arabaları yolda kaldı” manşetleri atarlar…
Oysa Cemal ağa yolda kalmamıştır… Diğer bej renkli Devrim Arabası ile çoktan Hipodrom’a gitmiştir bile…
Halk sevinç göz yaşları içerisinde öpüp koklar Devrim’ini…
Aslında meraklısı için çok iyi bilinen bu dramı neden mi yazdım?!..
Aradan elli beş yıl geçmiş, Eskişehir’de camekânın içinde sergilenen bej renkli o Devrim hâlâ tıkır tıkır saat gibi çalışıyor…
Çalışmayan tek şey; Türkiye’nin yönetiminde bulunan gerici kafalar…
Ha bir de; seçimlerden önce AKP’ye oy toplamak için yerli araba yapıyoruz, yerli uçak üreteceğiz diye palavralar sıkıp, malum yerlerini yırtan AK trollere n’oldu acaba?!..
Yoksa benzinleri mi bitti?!..
CEM AKKILIÇ
19 Aralık 2016
Türkiye’de Devrim olmuş, Atatürk‘ün açtığı uçak fabrikasını kapatıp traktör fabrikasına çeviren diktatör Adnan Menderes ve diğerleri hesap vermek için Yassıada‘ya tıkılmıştır…
Devlet başkanı orgeneral Cemal Gürsel nam-ı diğer Cemal ağa “yerli araba”yapılmasını ister, istemek ne ki; bu bir emirdir!..
Türkler araba değil toplu iğne bile yapamaz diyenlere kafayı takmıştır çünkü Cemal ağa…
Fakat Türkiye’nin koşulları bellidir… Menderes’in dışa bağımlı hale getirdiği ülke son derece fakirdir!..
Cemal ağanın istekleri bitmez!..
Dört adet Devrim arabası yapılacak ve en azından iki tanesi 29 Ekim törenlerine yetiştirilecektir…
Projede hiç bir şekilde yabancı parça ve aksam kullanılmayacaktır…
Eskişehir Demiryolu Fabrikası’nın lokomotif ve vagon üreten mühendisleri seçilir bu iş için… Sivas döküm atölyelerinde karasörler yapılacaktır…
İşin en trajikomik yanı, yirmi üç mühendisten sadece biri araba kullanmayı bilmektedir…
Mühendislerin ve işçilerin önünde sadece dört ay, yanlış okumadınız 129 gün vardır…
Bugünün teknolojisinde bile bu sürede Amerikalılar hatta Japonlar, sıfırdan başlayıp, yürüyen araba yapamıyorlar…
Tasması kimlerin ellerinde olduğu iyi bilinen “basın” kampanya başlatır, proje için ayrılan bir milyon dört yüz bin liranın çöpe atılacağı, böyle bir arabanın “asla yapılamayacağı” manşetlere çıkartılır…
İhtilal günleridir, asker ülke yönetimini eline almıştır…
O çalkantılı günlerde Türk mühendis ve işçileri, 29 Ekim törenleri için; biri siyah diğeri bej renkli iki Devrim Arabası‘nı sıfırdan üretmiş, Eskişehir‘de vagonlara yükleyerek Ankara’ya yollamışlardır…
Lokomotifler kömürle çalıştığı için bir kıvılcımın arabaları tutuşturacağı düşünülür ve lokomotife yakın olan vagondaki siyah Devrim‘e çok az benzin koyulur…
Zaten ne olduysa ondan sonra olur…
Devrim Arabaları törenlere yetiştirilir, Cemal ağa ön koltuktadır. Halkın çılgınca alkışları arasında siyah renkli Devrim arabası Hipodrom‘a doğru hareket eder…
İki yüz metre ya gider ya gitmezler…
Benzin bitmiştir… Motor önce öksürür, sonra durur…
Cemal ağa buz keser…
Sonra “benzin bitti” diyen mühendise dönüp tarihe geçen konuşmasını yapar; “Avrupalı kafasıyla araba yaptık, Türk kafasıyla benzin koymayı unuttuk” der…
Basın bunu malzeme yapmakta gecikmez… “Devrim Arabaları yolda kaldı” manşetleri atarlar…
Oysa Cemal ağa yolda kalmamıştır… Diğer bej renkli Devrim Arabası ile çoktan Hipodrom’a gitmiştir bile…
Halk sevinç göz yaşları içerisinde öpüp koklar Devrim’ini…
Aslında meraklısı için çok iyi bilinen bu dramı neden mi yazdım?!..
Aradan elli beş yıl geçmiş, Eskişehir’de camekânın içinde sergilenen bej renkli o Devrim hâlâ tıkır tıkır saat gibi çalışıyor…
Çalışmayan tek şey; Türkiye’nin yönetiminde bulunan gerici kafalar…
Ha bir de; seçimlerden önce AKP’ye oy toplamak için yerli araba yapıyoruz, yerli uçak üreteceğiz diye palavralar sıkıp, malum yerlerini yırtan AK trollere n’oldu acaba?!..
Yoksa benzinleri mi bitti?!..
CEM AKKILIÇ
19 Aralık 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder