Alanya’da ziyaretine gittiğim arkadaşımla bir çay bahçesinde oturuyoruz. Daha çok ‘’kır kahvelerini’’ andıran şirin bir mekândayız. Masada yolda gelirken aldığım iki kitap var. Biri Sincan Ağır Ceza Hâkimi Osman Kaçmaz’ın Ergenekon sürecinde başına gelenleri anlattığı ‘’LİNÇ’’ isimli kitabı, diğeri Vedat Yenerer’in ‘’ERGENEKON TEZGÂHI’’ isimli yapıtı.
Garson geliyor ve ‘’ne isterdiniz’’ dedikten sonra masadaki kitaplardan birisini alıp, arka kapaktaki yazıya şöyle bir göz atarak; ‘’inanmıyorum’’ diyor.
Keskin bir ses tonuyla; ‘’Ergenekon’a inanmıyorum ağabey’’ diye cevaplıyor!..
‘’Ergenekon diye bir örgüt olsaydı, ilk ben katılırdım örgüte’’ diye atılıyor arkadaşım.
Garsona dönüp; ‘’bak sende bu örgütün çaycısı olurdun’’ diyerek, küçük örgütümüzü kuruyorum.
Kahkaha kopuyor masada ve meraklı bakışlar birden bize doğru dönüyor!..
*
Yakında tekrar Afrika yollarına düşeceğim. Gemideyken hep annemi ve güzel ülkemizi düşünürüm ben.
Dünyanın en verimli toprakları üzerinde yaşayan insanların, yoksulluk ve keder içinde yaşamasını sorgularım sürekli…
Müslüman olmakla övünülen ülkede; neden bu kadar hırsızlığın, puştluğun, avantacılığın, uğursuzluğun, tecavüzlerin olduğunu anlamaya çalışırım?..
Bütün bu badireler neden?..
*
Son 10 yılda artan şeylerin aslında iyi şeyler olmadığını konuşuyoruz masada.
Kadın cinayetlerini, işsizliği, kredi kartı borcu yüzünden intihar eden polisleri, parasız eğitim haklarının ellerinden alınıp hapislere atılan öğrencilerin durumunu ve daha birçoklarını…
Cemaatin ‘’Delil üretme Merkezleri’nde’’ meydana getirilerek kanıt diye yutturulan ‘’sözde deliller’’ nedeniyle haksız yere zindanlara atılan askerleri, aydınları, işadamlarını, avukatları, bilim adamlarını tartışıyoruz!.. Onların yokluğunda hayatları karartılan küçük çocukları ve eşleri aklımıza geliyor!..
PKK laneti, AKP’nin güdümlü yanlış politikaları sonucu her gün daha fazla şehit vermemize neden olurken, bir ‘’oldu bitti’’ sayesinde Türkiye Suriye ile savaşın eşiğine getiriliyor.
72 yaşındaki emekli generale cezaevinde bulaşık yıkattıkları için, bunu alay konusu yapan cemaatin satılmış kalemlerine kızıyoruz…
Nasıl bu hale geldiler?..
Oysa Türkiye’nin bağımsızlık yolunda ne çok ihtiyacı var o bulaşık yıkattıkları kahraman beyinlere!..
Bana en çok dokunanı ‘’bağımsızlık’’ zaten!
Çünkü başımızda dönen tüm karabulutların tek sebebi o sihirli ‘’şey’’de…
Bağımsızlık ateşi bir defa söndürüldü mü, yeniden yakmak için birçok evladını feda etmek zorunda kalır bir ülke.
*
Koyu sohbete dalmış, olup bitenleri tartışırken, kitapların elden ele masalarda dolaştığını fark ettim. Kimi masalarda yüzlerindeki tebessüm ile bizi kesenlerin, yanındakinin omzunu dürterek bizim masayı işaret ettiğini gördüm.
Küçük örgütümüz genişliyor muydu ne!..
Keşke bütün halk okuyabilse diye geçirdim içimden…
Herkes dönen tezgâhı anlayabilse…
Ve şu soruyu sordum ortaya; Türk Milleti uyuşukluğunu atabilecek mi üzerinden?..
*
Güneş batmak üzereydi…
Alanya Kalesi’nin etrafında dünyada istedikleri ülkeye giderek tatil yapabilen mutlu turist gruplarını görüp iç geçirdikten sonra; ‘’küçük örgütümüzü’’ dağıtmaya karar verip, evin yolunu tuttuk.
Cem Akkılıç
2 Temmuz 2012
Atatürk’ün askeri Ramiz İlker paşamız açtı ağzını yumdu gözünü… Suriye ile yaşanılan uçak krizini, şehitlerimizi ve Recep’in parmak işaretini değerlendirdi.
Doğru sözlerine şapkamızı çıkartıp, ellerinden öpüyoruz Ramiz paşam.
Cem Akkılıç Sahil Güvenlik 2014 ile frtrfrtgfr
24 yorum:
O küçük ama cesur kalplerin örgütüne bende girmek istiyorum.Umut veren bu harika sayfa için teşekkürler..
almanyadan yazıyorum.sizin askeri vesayetiniz bitti artık Cem bey oturun güneşin batışını izleyin.
10 yılda Türkiyede gercekten cok yol aldılar.hayaldi dedinel cok seyi gercek yaptılar. Mesela sıfır sehit verirken şimdi günde üc beş şehit verir olduk.Apo idam edilmesi gerekirken bugün ultra lüks yatlarla dolasıyor. Cok şey yaptılar çok.
usta kalemden yine ustalık dolu bir yazı... Örgüt bahane vatanseverlik şahane!
her haltı yerler ama sonra müslümanız derler. İslam bunlar için sadece bir örtü. Kimi zaman kafalarına kimi zaman iğrenç yalanlarına.İslam ülkelerinin hali belli değilmi?
Örümcek beyinleri bir gün çalışırsa ülkenin çoktan her yerinin satıldığını görürler belki. Sevda tepesi olayını bas bas bağırdık. ama susturuldu. EĞER ALLAH VARSA VE BU ADAMLARA GÜVENİYORSA, BENİM O ALLAHLA İŞİM OLMAZ.
Allahına kurban olayım Ramiz İlke paşamın.Her zaman Ulusal kanalda görmek istiyoruz paşamızı.
Allahına kurban olayım Ramiz İlker paşamın.Her zaman ekranda görmek istiyoruz paşamızı.
Bağımsızlık için Atatürk ilkelerinden ödün verilmemeli.Ama araki bulasın o ilkeleri.Resmen Amerikanın uydusu yaptı AKP ülkemizi.Varsa yoksa Amerikan çıkarları.Türk jeti vuruluyor Tayyip kürsüde bağırıyor.İsrail özür dilemiyor.Kimse bu adamı takmıyor olan memlekete oluyor.
Bence asıl örgüt birleşmeli artık.Mesela feto geldin Türkiyeye. O kadar ağlayıp sızladılar.binlerce mendil heba oldu.sifonu çektiler lağıma karıştı gözyaşları ile birlikte.Bunlar hep ağladılar hep ağladılar.en sonunda milletinde anasını ağlattılar.millet din iman ayaklarına aç kalmayı bile Allahtan saydı bunlar sayesinde.
10 yıldır bilinen bir şey varsa oda politika denilen şeyin çok farklı kurgular üzerine oturtularak yapılıyor olması.AK yada AKP herneyse işte, bilinen her şeyi tüm kuralları ters yüz etti.Türkiye şantaj ile tanıştı bunların zamanında.Politika iyice kirletildi.Kamera kayıtları, ses kayıtları havada uçuştu.Bunun için çok iyi örgütlendiler.Amerikadan sınırsız destek aldılar.Medyanın ele geçirilmesi bu işin en önemli olgusuydu.İnsanlara yoksulluk belasını din olgusu ile unutturmayı başardılar.Kimse sesini çıkartmamalıydı. Herşey Allahtan diyerek susmalıydı ki iktidarlarını devam ettirsinler.Bunun içindirki ulusal bilinç hedef alındı.İnsanlar kul haline getirildi.Bu anlamda çok ciddi başarılar elde etmeseler çoktan gitmişlerdi. Okulların imam hatiplere çevrilemsi bu yolda kazandıkları bir başarıdır.Toplumun dönüştürülmesi anlamında elbette. Burada şu da önemli; etkisiz muhalefet ve diğer partilerin beceriksizlikleride unutulmamalı.
Birkaç muhalif yazar dışında herkesi susturmayı başardılar ve şimdi sosyal medyaya el attılar.O mecrada susturulacak gibi, çünkü çeşitli tehditler var.İnternete sansür getirmekle başladılar işe.Açıkcası bu blog gibi eleştiri yapan, kıvrak zeka ile özel üslubunu ortaya koyarak cesurca yayın yapan pek bir blog yok ortalıkta.Bu nedenle yazılarınızı takip ediyor,ve size teşekkür ediyorum.Yazılarınız kesinlikle ben köşe yazarıyım diyen yüzlerce satılık kaleme örnek olmalı.
İnadına Atatürk inadına cumhuriyet.Hepimiz sizin ''küçük örgütünüzdeniz(!)'' Cem bey.
ülkede 15 milyon işsiz var, çalışanlarında yüzde sekseni asgari ücret yani 800 liraya tabiri yerindeyse it gibi çalışıyor, açlıktan duvarları kemiriyor.Ama akıllanmıyor. 3 değil 5 cocuk yapıyor.Zaten Ulus ve birey kavramlarını bu nedenle yok ettiler.Kimse fakirliği sorgulamasın herşey allahtan desin geçip gitsin.Amerika gelmiş sömürmüş kimsenin umurunda değil.Zaten ABD askerleri milyonlarca müslüman kadının ırzına geçip hamile bıraktığında da herşey allahtan dememişler miydi?Eeeeee tayyip de zaten o askerlere başarılar dilemiş duacı olmuştu.
Bu yazı 5 yıldır sürdürülen ve adına Ergenekon terör örgütü denilerek yargılamalar yapılan, yargılananlardan kimsenin bir türlü suçlu bulunamadığı ancak tutuklanarak yok edilmek istendiği trajik bir felaketin özeti gibi olmuş.
Bu yaşanılanlar Cumhuriyeti yok etmek amaçlıdır. Anlamayan kalmadı sanırım. Bir terör örgütü var deniliyor ama bu örgüt tek bir eylem yapmamış. Yaptı da 5 yıldır hala ortaya çıkartamadılar mı?
Birisi Türk şehitlerine kelle derken amerikalı conilere duacı olmuştu dimi... uyu be Türkiyem uyu. Horul horul uyu..
Birisi Türk şehitlerine kelle derken amerikalı conilere duacı olmuştu dimi... uyu be Türkiyem uyu. Horul horul uyu..
hakikatlar eninde sonunda ortaya çıkar ve yargılanması gerekenler yargılanır.Siteyi twitterda gördüm.Teşekkürler.
Türk ordusuna yapılan bu tuzakların sahipleri eninde sonunda yargılanacaklar.Türkiye'de yaşı 50 ve altında olan herkes onların yargılandığını görecek.O gün geldiğinde bazıları çok ağlayacak.
Tezgah iyice belli oldu, Engin Alan,Mehmet Haberal,Mustafa Balbay,Doğu Perinçek,Veli Küçük Paşa ve diğer VATANSEVERLER kürdistan kuruluncaya kadar içerdeler.
1923 Ulu Önder Atatürk ün Laikliği:
Din İşlerini Devletten Yaşamınızdan ve Dünyanızdan ayırarak yaşamak
İslamı sadece iç manevi dünyanızda yaşamak
1950 Din işleri Toplum hayatında etkili olmaya tekrar başladı
Onun dini az bunun dini çok diyerek insanlar kötülenmeye başladı
1950-1980 arası laik Cumhuriyet yapısını bozanlar MİT İslamcı Sağcı
Hükümetler ve TSK daki İslamcı Osmanlıcı sağcı ABDci natocu
Üst Komutanlardır Onlar Anti Komünizm deyip Anti Laiklik yaptılar
Karşı Devrimcilik yaptılar İslamcı Sağcı Hükümetleri getirdiler
Adını Anti Sosyalizm gösterdiler Anti Dinsizlik olarak gösterdiler
İslamcıları Cemaaleri örgütlenmelerini yayılmalarını desteklediler
Türkiye yi tekrar yobazlık ve banazlık bataklığına sürüklediler
1980 Kenan Evrenin Yozlaşmış dejenere edilmiş Laikliği
Din işleri sadece Devlet işlerinden ayrı olmalı anlayışı
1991-Bugünler Din işleri insanın içinde kalmayan tüm toplumun yaşamında tüm alanlara sızan etkileyen bir duruma geldi Laikliği artık toplum hayatında yaşamamız dinsizlik kafirlik olarak kötülenmektedir
1938 den beri TSK yönetimi asla Laik Cumhuriyetçi değildi
bunun faturası Türk Halkına Laik Cumhuriyete ve TSK ye çok kötü patlamıştır
Türkiye de TSK üst yönetimi hep Atatürkçülerin Milliyetçilerin Solcuların yükselmesini hep engelledi.Muhafazakarların islamcıların yükselişine müdahele etmedi
Pkk 1978 yılından beri en güçlü dönemini yaşıyor, 2002'de can çekişen örgüt Akp'nin ustalık döneminde gücüne güç kattı.Daha ne denilirki?
sevgili Cem Akkılıç ben de örgütünüze kayıt yaptırmak istiyorum... cesur yüreğiniz ve keskin kaleminiz için teşekkür ederim.
Google'da CEM AKKILIÇ yazdığımda ulaştım sayfana.Bunca harika yazıyı ve cesareti başka yerde bulmak zor.Böyle bir bloga ilk defa rastlıyorum. Sağol kardeşim.
Google'da CEM AKKILIÇ yazdığımda ulaştım sayfana.Bunca harika yazıyı ve cesareti başka yerde bulmak zor.Böyle bir bloga ilk defa rastlıyorum. Sağol kardeşim.
Yorum Gönder