Son günlerin gözde modası kıyaslama yapmak.
AKP’yi kim eleştirse, eskiler iyimiydi ki diyorlar. Dünyada, kendisini kötü olduğuna inandığıyla kıyaslayan başka ülke duymadım henüz ben.
Neyse; gemileri, elmasları, ailecek kurulan şirketleri, yolsuzlukları falan bir tarafa bıraktım. Biraz yakın tarihe gidelim;
''Adnan Menderes gelecek, Türkiye düzelecek!'' diye sloganlar atılmıştı.
1950 seçimlerini yüzde 52 küsuratla kazanmış, 1954’de oyların 56’sını birden silip, süpürmüştü.
Hükümet olunca ilk icraatı 15 generali ve 150 kadar alay komutanını emekliye ayırmak olmuştu. Önce orduda ''temizlikle'' başlamış, ardından tahkikat komisyonları kurup, gazete ve dergileri alaşağı etmişti. Zaten DP’yi kurmasının ilk felsefesi, Türkiye arazilerinin devletleştirilmesine olan aşırı tepkisiydi. Türk askeri, Kuzey Kore’nin bilinmeyen dağlarında, biz kimin için savaşıyoruz diye sorup, ne şehit ne gazi olurken, aynı anda ''NATO standartlarına uymuyor'' diyerek silah fabrikalarını kapatıyordu Menderes.
Bugünün İlhan Selçuk’u neden kodese tıkıldıysa, seksen yaşındaki Hüseyin Cahit’te aynı sebepten, iktidarı eleştirmekten kodesi boylamıştı.
Gelelim 2000’lerin Türkiye’sine; ülkede hükümetin marifetiyle satılmadık hiç bir kilit nokta kalmadı sayılır. Hayatını terörle boğuşmaya adamış paşalar emekliye değil ama içeriye tıkıldılar ya… Menderes, ''orduyu yedek subaylarla yönetirim'' derken, Başbakan Tayyip, Ergenekon’un savcısı kesiliverdi.
Şimdi şakşakçı yalaka tayfa, AKP’yi kendisinden öncekilerle kıyaslıyor ya, aklıma birden bunlar geliverdi. Rejime karşı suç işlediği anayasa mahkemesi tarafından tespit edilmiş ve yakasına bu suçtan asılmış sabıkayla, Cumhuriyet değerlerini alt üst etmeye devam eden bir partiden ne fayda beklenir?
Hadi bakalım; tespitte hata olmaz derler.
Bu arada dün akşam eve dönerken yollardaki gümbürtü dikkatimi çekti.
''Tayyip, belediyeleri tekrar alacak, Türkiye düzelecek!'' diye çığlık atıyorlardı.
Ne deyim, yaşı benzemesin.
Cem Akkılıç
24 Şubat 2009
* * *