Cem Akkılıç Cemology Onuncu köy: Olağanüstü bir adam denk gelmişti bu topraklara...

Her sabah yaptığı gibi saat 6:30'da uyandı...

Buz gibi havada durakta, tir tir titreyerek işe gideceği otobüsü bekledi...

Akşama kadar ırgat gibi çalıştığı iş yerinde verilen öğlen yemeğinin yanındaki ekmek dilimlerinden bir kaç tanesini cebine koydu, kimselere belli etmek istemeden...

Üç karnı aç çocuk bekliyordu evde, bir de eşi...

Yıllarca direksiyon sallaya sallaya dişinden tırnağından artırıp okuttuğu çocuğu üniversiteyi bitirip öğretmen oldu, şoför babanın...

Oğul bir türlü atanamayınca...

Diplomanın mutluluğu pek fazla uzun sürmedi...

Markette iş buldular, rafları dizip, paspas atıyor yerlere...

Harranlı çiftçi, İsrail'den ithal edilen bir adet kavun çekirdeği yedi liraya fırlayınca; çiftçiliği bırakmak zorunda kaldı...

Topladı tasını tarağını, bıraktı ailesini çıktı gurbete...

İstanbul'da inşaatlarda çalışmaya başladı...

İki ay boyunca maaş falan vermediler...

Faizci büyük patron repo'ya attı paraları...

Toplumun tüm katmanları...

Bir avuç zengin, züppe dışında...

Olağandışı sefil bir hayatı, rezilliğin daniskasını yaşıyor...

Sabahtan akşama kadar iki kâse çorba parasına çalışmaktansa, sanal kumara yönelip ailesini batıran, bu nedenle bunalıma girip intihar eden gençler mesela...

İnsanın yüreğini burkan; aile cinayetleri...

Hayvan katliamları...

Gırtlaklanıp, derelere atılan çocuk bedenleri...

(.........)

Olağanüstü bir adam denk gelmişti bu topraklara...

Hiç bir millete kısmet olmayan...

Yoktan var eden...

Atatürk dedik biz O'na...

Kıymetini bilmedik...

Şimdi bedelini ödüyoruz!..

Ne bekliyordunuz?!..

Hâlâ nefes alıyorsanız, şükür edin!..