Atatürk sık sık gittiği Yalova’da Millet Çiftliği’ni gezmeye karar verir… Çiftçinin durumunu görecek, ıslahata girişecektir…
Hani "Atatürk ne yaptı?.." diyorlar ya…
İlk etapta dört bin zeytin ağacının dikilmesi emrini verir… Fakat bu iş; ağaç dikmekle, saldım çayıra mevlam kayıra misali değildir… Köylünün bilinçlenmesi, en önemlisi eğitilmesi gereklidir… Atatürk’ün isteğiyle 1929 yılında İtalya’dan Petrini adında ziraat teknik uzmanı getirtilir memlekete… Bursa’nın köylerinde kurslar açılır ve “zeytin çiftçisi” yetiştirilmeye başlanır… Hemen ardından “Tedrisatı Islah Kanunu” gereğince Nizamettin Turgay, Ferruh Barlas, Kadri Akçal ve Adil Aytuna İtalya’ya yollanırlar… İki yıllık uzun eğitimlerinden sonra dönüp Tarım Bakanlığına bağlı Mıntıka Zeytincilik Mütehassıslığı‘nda işe başlarlar… Tüm bu çalışmalar kapsamında yetiştirilen genç ziraatçılar “Zeytin bakım fen memuru” olarak köylerde zeytin çiftçilerini on beşer günlük kurslar ile eğiteceklerdir… Kurslarda başarılı olup mezun olan çiftçiler “usta”, ikinci kez kursa katılarak mezun olanlar ise “çırak” olarak ehliyetnamelerini alırlar… Bu şekilde binlerce zeytin çiftçisi eğitilir ve ileri yıllarda tekrar eğitimden geçirilerek başarılı olup olmadıkları sürekli takip ettirilir…
Zeytinin mucizesini bilen Atatürk’ün açtığı fabrikalardan biri de; tahmin edeceğiniz gibi “zeytinyağı” fabrikasıdır!..
*
Sene 1950’lere gelinir…
Bugün öve öve bitiremedikleri Adnan Menderes iktidardadır… Marshall Planı kapsamında Amerika, yardım alacak ülkelere “mısırözü yağını” satın alma koşulu koyar… Menderes şakkk diye kabul eder… Üstüne bir de Türkiye’nin elinde avucunda kalan ne kadar zeytinyağı varsa; Amerika’nın mısırözü yağı ile takas edilir…
Menderes döneminde zeytinyağı’nın kanser yaptığı propagandaları havada uçuşurken, milleti “embesil” yerine koyan meşhur “zeytinyağı türküsü” bestelenir…
“Zeytinyağlı yiyemem aman…Basma da fistan giyemem aman…Senin gibi cahile… Ben efendim diyemem aman…” Sabah akşam radyo aracılığı ile millete iteklenir…
Menderes bununla yetinmez… Atatürk’ün diktirdiği zeytinlikler “kanser yapıyor kanser” denilerek bir gecede sökülür…
Menderes’in açtığı fabrikalardan biri de “margarin” fabrikasıdır!..
*
Yıl 2013’e gelinir…
Milletin “A”sına koyacağız diyen Mehmet Cengiz efendi, dönemin başbakanı asrın Tayyip’i tarafından “plaketle” ödüllendirilir… Eee kuru kuruya plaket ne işe yarayacak diyebilirsiniz… Manisa‘da, sanki başka hiç yer yokmuş gibi Mehmet Cengiz’in termik santrali için tam altı bin zeytin ağacı kesilir… Çiftçi isyan eder, polisin gazını yer…
*
Tam o sıralarda; maaşlı, bordrolu AK Troller, “oyuna gelme eyyy evlad-ı Osmanlı” naraları atarak, zeytin ağacının Yahudi ağacı olduğunu, bu sebeple görüldüğü yerde kesilmesi gerektiği konusunda toplumu “bilinçlendirmeye!..” başlarlar…
*
Uzatmayım; sonuç mu?!..
Asrın Tayyip’i geçen gün Tunus’a gitti… “Tunus’u kalkındırmak lazım, halkınız çok fakir, sizden zeytinyağı ithal edeceğiz” dedi iyi mi?!..
CEM AKKILIÇ
29 Aralık 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder