1960’ların başında bir bavulu, başında kasketi ile Almanya’ya gitti gurbetçi olarak… Hamburg Limanı’nda önce işçi, sonra vinç operatörü oldu… Zamanla çocukları doğdu… Hepsine Alman pasaportu aldı… Bu hep böyle mi gidecek, işçi mi kalacağım demiş olmalıydı kendi kendine… Kasketi çıkarıp, sarığı geçirdi kafasına… İş çıkışı şalvarı, takunyası, sarığı ve çember sakalıyla eve dönüyor, her gün yeni müritler, daha doğrusu yeni “saftorikler” kazanıyordu… Din işinde iyi para olduğunu fark edip, bir yandan diğer saftorik gurbetçileri keklemeyi “ek iş” haline getirmişti… Tanrı ile arasına illa bir “sarıklıyı” sokmaya bayılan ahali, Deutsche mark’ları yapıştırıyordu buna… E bu da; “almam kalsın” demiyordu tabi… Gel zaman git zaman Deutsche mark’lar çuvallara sığmaz olunca; Liman’daki iş angarya gelmeye başladı… Emekli olmadan ayrıldı… O arada hacca gitti, hacı oldu… Bu da işinin bir parçasıydı, ambalajıydı kezâ…
O yıllarda gurbetçileri çarpan bu tipte bir sürü “ketenpereci dinci” türemişti elin Alamanyası'nda… Apartman daireleri kiralar, zikir çeker, kurbanı banyo küvetinde keserlerdi…
Türkiye’ye her gelişinde gurbetçilerden tokatlayıp çuvallara doldurduğu Deutsche mark’ları, o yıllarda oldukça ucuz olup, bugün trilyonlarla ölçülen apartmanlara, hanlara, iş yerlerine döküp, birer ikişer satın aldı hacı…
Din işinde gerçekten iyi para vardı… Allah yürü ya kulum demişti bir defa…
*
Yıllar geçti… Türkiye dinciler için cennet olmuştu…
Hacı, yaş kemale erdi diyerek bir bavulla gittiği Almanya’dan, çuvallara sığdıramadığı paralarla kesin dönüş yapmaya karar verip, memlekete döndü…
Hâliyle gâvur memleketinde kalamazdı artık...
*
Peki; bunları neden mi anlattım?!..
Yukarıda yaşam öyküsünü anlattığım Hacı gibi din tüccarlarının o yıllarda önder olarak gördükleri, gurbetçileri çarparken ilham aldıkları “kara ses”lakaplı Cemalettin Kaplan’ın oğlu Metin Kaplan ölüm döşeğindeymiş…
Kanunların, adaletin konuştuğu Almanya’da müebbet hapislik alıp, geçen yıl sağlık sorunları gerekçe gösterilerek Türkiye’ye iade edilmişti…
Nereden nereye değil mi?..
Bir de bize çemkirip; ölüm var ölüm derler!..
Sahi var di mi?!..
CEM AKKILIÇ
9 Ağustos 2016
9 Ağustos 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder