Gazi Mustafa Kemal Atatürk… Gaziliğini cephelerde aldı… Önce hakkında idam kararı çıkartıldı… Hayatı boyunca kelle koltukta yaşadı… Yedi defa suikast girişiminden kıl payı kurtuldu… Atatürk’ün şaşı olduğunu sananlar bilmezler; Libya’da çatışmalarda az kalsın sol gözünü kaybediyordu… Atatürk Çanakkale Savaşı’nda ne yaptı ki diye soran andavallar var ya hani… Conkbayırı’nda kalbine isabet eden İngiliz şarapnellerinden, cebinde taşıdığı cep saati sayesinde kurtulmuştu… Sakarya
Savaşı'nda patlayan bombaların etkisiyle atından düştü, kaburgası kırıldı… Hiç bir şey olmamış gibi ayağa kalkıp düşmana döndü, bir gün ben de senin kemiklerini kıracağım dedi!.. Dediğini de yaptı… Leşe konan akbabalar misali, Osmanlı’nın bırakıp kaçtığı Anadolu’yu pasta gibi dilimlere ayırıp yerleşen emperyalist devletleri kovdu, Türkiye cumhuriyetini kurdu… Yenilen devletler baktılar savaşla yıkamayacaklar, cemaatleri sürdüler memleketin kılcal damarlarına… Kanmadı… Hoca kılığına girmiş hainleri çamaşır gibi astırdı… Hepsini süpürdü Gazi Mustafa Kemal Atatürk… Aşiret isyanlarını bastırdı… Karşısında karyola yayı gibi iki büklüm olan İngiliz Kralına el öptüren ilk ve tek lider… Üç binden fazla kitap okudu, Almanca, İngilizce, Rusça, Bulgarca, Farsça öğrenmişti… Fransızcası su gibiydi… Sayısız ülkede anıtını dikip, caddelere, meydanlara ismini verdiler… İçimizdeki hainler unutturmaya çalışıyor ama, elin oğlu Unesco, Atatürk’ü “ulusal mücadele ve çağdaşlaşma lideri” olarak gösterip, doğumunun yüzüncü yılı olan 1981’de “dünya Atatürk yılı” ilan etti…
*
TBMM 19 Eylül 1921 tarihinde “Gazi” ünvanı verdi Atatürk’e!..
*
Gelelim bugünlere…
Asrın Tayyip’i…
Hayatında hiç kitap okumuş mu bilinmiyor!.. İngilizcesi “One minutes“den ibaret… Onu da kelimenin sonuna çoğul takısı “s” koyarak evlere şenlik hale getirdi… Bir dakikalar gibi tuhaf bi’şey çıktı ortaya…
Ne istedilerse verdik dediği FETÖ belası bir yana, an itibariyle Türkiye’yi kemiren doksan küsur cemaat, asrın Tayyip’i sayesinde at koşturuyor memlekette…
At dedim de, rahmetli Cihan bile sırtından atmıştı…
Türkiye’nin yurt dışındaki tek toprak parçası olan Süleyman Şah türbesini kaçırıp, PKK’lilere teslim etti…
Cuma’ya üç bin koruma olmadan gidemezken, Afrin operasyonu öncesinde “gerekirse cepheye tek başıma giderim” deyip, pırıl pırıl askeri kamuflaj kostümünü giyinip konsol oyunu oynar gibi monitörden izledi çatışmaları…
Eee tabi tüm bunların üstüne; “Gazi” ünvanı verildi kendisine…
*
Öyle çakma zamanlar yaşıyoruz ki; çakma tarihçiler, çakma imamlar, çakma askerler, çakma türbanlılar yetmezmiş gibi; bir de “çakma gazi” uydurdular iyi mi?!..
CEM AKKILIÇ
27 Ocak 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder