Yalanın dolanın riyanın cirit attığı, çocukların öldürüldüğü bu dünya bize göre değil!..
Topla tası tarağı gidiyoruz…
En uzak yıldızlara gidelim, ne kadar uzaklaşırsak kötülükten, o kadar iyidir…
*
Patlayan bombaların gürültüsüne yalancı politikacıların seslerinin karışıp yankılandığı dünya küçüldü, misket kadar oldu ve sonra gözden kayboldu…
*
Mars‘a uğrayıp bir mola versek mi?..
Ne dersin?.. Hem orada hiç politikacı yokmuş!..
Engin düzlükleri ile Mars sessiz sedasız karşıladı bizi… Birden bir ses duyduk… “Evlatlar hoş geldiniz…”
Bu emekli Ali amcanın sesiydi…
“Emekli maaşımla ancak Mars’a kadar gelebildim çocuklar, dünya yaşanacak yer olmaktan çıktığı için soluğu burada aldım…”
*
Mars çok yakındı dünyaya… Daha uzaklara, yıldızlara gitmek için tekrar çıktık yola…
*
Satürn‘e uğradık…
Etrafındaki halkada kanatlanmış çocuklar dans ediyorlardı…
Bu çocuklar, ufak yaşta tecavüze uğrayıp öldürülmüş çocuklar olmalıydı… Çoğu Filistin’de bombalardan kaçamayarak can vermişti…
*
Daha uzaklara gitmeliydik… Kötülük peşimizden gelmemeliydi…
*
Samanyolu‘nun etrafında süzülürken Deniz Gezmiş ve yoldaşlarına rastladık… “Siz cennette değil miydiniz?.. Ne işiniz var yıldızların arasında?..”
Filistinli çocukları sordular bize… Hayattayken Filistin için çok mücadele vermişlerdi…
Cevap veremeden boynumuzu büküp Samanyolu’ndan çıktık…
*
Huzur ve adaletin olduğu, bombaların patlamadığı, çocukların ölmediği, yalancı ve hırsız politikacıların olmadığı yıldızı bulmalıydık… Milyarlarca yıldız arasında en parlak olanıydı o… Adalet yıldızı diyorlardı ona…
*
Yıllarca dolaştıktan sonra muradımıza erip, parlayan yıldızımıza kavuştuk…
*
Birden bir ses geldi gökten… “Burası benim kırmızı çizgim… Baktık burada huzur var adalet var, yok etmeye geldik…”
Bu Reis’in sesiydi… Kıskıs sırıtan Donald ile birlikte bizden önce gelmişlerdi Adalet Yıldızına…
*
Rüyalarımız bile kâbus oldu…
CEM AKKILIÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder