Koyunlar ve develer

Ortalığı savaş alanına çeviren Araplara bakınca, çoğalıp dünyayı ele geçirme sevdasının ters tepip iflas ederek, açlık ve sefaletten başka hiç bir şeyi getirmediğini bir kez daha görmüş oldu bütün dünya. -Bizim badem bıyıklı hariç-

Halbuki Müslümanların kelle olarak çoğalmasının iyi bir şey olduğunu anlatmışlardı sürekli.

İlk iş olarak çuval gibi itip kaktıkları kadını toplumdan çekip, erkeğin kölesi haline getirdikten sonra üç adım geriden sürükleyip, kapı eşiğinde saklayarak ve 4 köleyi cariye yapıp bol bol çocuk doğurtarak, oy toplama sepetine çevirmişlerdi. Karşı çıkana kamçının sapını göstererek elbette!..

Saraylarda oturup, sırasıyla basını, televizyonları ele geçirdiler!..

Asıl marifet Yargıyı, Emniyeti avuçlarına almalarıydı!..

Azıcık sesini çıkartanı karanlık zindanlara yolladılar…

İnternetten öcü gibi korkup, en sonunda onun fişini de çektiler!

Baklava tepsisi içinde dansöz oynatarak, kızın göbeğinden malt viskisini yalayan molla diktatörün karanlık zihniyetine göre, 40 yıl koltukta yapışık kalmanın ilk koşulu, halkını koyun yerine koymaktan geçiyordu çünkü.

Ancak gün geldi devran birden tersine dönüverdi…

Peşine takıldıkları çobanın yalancı olduğunu anlayan koyunlar, insan olmaya karar vererek meydanlara dikildiler birer isyan abidesi olarak.

Sarayları ateşe verdiler!..

Caddelerin altını üstüne getirdiler.

Hükümet konaklarının kapılarına dayanarak, koltukları sallamaya başladılar!..

Oy çocukları büyüdü ve en sonunda kendisini yaratan hurafe rejime savaş açmaya, onu devirip mahvetmeye karar verdi.

Bu olup bitenler dincinin kafa yapısına elbette uymayacağına göre, haliyle meydanlara develeri saldılar. Devenin üzerindeki bedevi ise, İktidardaki efendisini savunmak için barbarca kılıcını savurdu koyunluktan insanlığa terfi etmek isteyene…

Demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğünün evrensel değerlerlerinden ödleri koptuğu içindir ki, meydanlara develeri salıp, insan olmaya karar vermiş isyancı koyunların arasına sürerek, kılıç dersi vermeye kalkıştılar.

Müslüman’ın Müslüman’a yaptığına bakın ki, Tahrir Meydanı’nda cumaya duranların üzerine tazyikli su bile sıkıldı.

İşte şimdi; burnumuzun dibinde yaşanan bu trajediye bakarak, halk ayaklanmasına başka hiçbir kılıf aramasın kimse!

Bizim Cumhuriyet düşmanı badem bıyıklının ‘’geri kafası’’ bir türlü basmayıp, Araplaşmaya çalışsa da, bu ürkütücü son, koyunlarla develerin bir türlü değişmeyen alınyazılarına kazınmıştır bir kere.

Mustafa Kemal Atatürk gibi çağlar ötesi bir lidere sırtını dönüp ihanet edenlerinde, anlından ıspatula ile bin defa kazıyıp macunlasan çıkmayacak artık o benzer alınyazısı.

Lafın kısası, Arap’ın koyunu deveyi görüp uyandı da, bizim satılık eşekler ihaneti görüp ne zaman silkinecekler?.. 

Asıl mesele işte bu noktada sayın seyirciler!..

Cem Akkılıç

6 Şubat 2011