Üç tarafımız denizlerle çevrili


Bizim ahali camide ibadet ederken mis gibi kokarda, dersanede ter saçar. -Çorap kokularını duymadık farz edin-

Ekmeği yere düşürmez ama armudu yiyince sapını sokağına fırlatır. Sanki armut nimetten değil!

Evine ayakkabı ile girmez, çünkü sokakları pistir.

Kendi tarafına laf atılsa cinayet işler de, punduna getirdi mi başkasının helaline asılmakta sakınca görmez.

Türkiye denizlerle çevrili diye övünür, vapurda giderken içtiği meşrubatın tenekesini denizine atar...

Elbette tüm bunları belli azınlığın dışında tutuyorum.

Yaz mevsimi başlıyor. Yakında ipini kopartıp, mangalı kapan akın edecek sahillere...

Göreceksiniz; 

Karpuz kabukları... 

Pet şişeler... 

Dibi delinmiş bidonlar...

Eşi kaybolmuş plastik sandaletler bir zamanların en güzel içdenizine atılacak...

Rus'u, Romen'i boğazdan tankerle geçerken sintinelerini salacaklar gene. Denetimsizlikten tabi. Sıkımı o sintineyi başka ülkelerde boşaltmak. Elin oğlu denizine izmarit atana büyük ceza verirken, bizimkiler aval aval izleyecekler.

Ne acıdır ki; toplam nüfusun büyük bir bölümü Marmara bölgesinde barınmasına rağmen, bu sezonda vurdumduymazlık had safhada olacak. Zaten Marmara'nın kirlenmesinin tarihsel gelişimi nüfusun artmasına paralel yaşanmadı mı? Çocukluğumuzun siyah beyaz anılarında kalmadı mı renkli yakamoz dansları?..

Şimdi ise;

Dünyadaki, tüm çevresi ile bir ülke sınırları içinde kalan tek deniz Marmara denizi; bir atık su havzası olduysa...

Belediyelerin yap boz tahtası gibi durmadan değiştirdikleri kıyılar, denizine küstüyse...

Geçmişte dünyanın en lezzetli balıklarına ev sahipliği yaparken, şimdi çamurlu kefali bile yaşamıyorsa...

Meşhur uskumrusu yok edilip, yerini değersiz ithal balıklara bıraktıysa...

Ve ekolojik dengesi her geçen gün artarak tahrip edilip, geri dönülemez noktaya ulaştıysa da...

Gene de övünecek bizim kerizler; üç tarafımız denizlerle çevrili diye!..

Ne yapacaksınız...

Cem Akkılıç
25 Nisan 2008

* * *Balık yemeden önce mutlaka bir gözatın.


Vira Haber