Bir zamanlar ayçiçeklerinin boy boy yetiştiği uçsuz bucaksız sapsarı tarlaların olduğu Silivri'de, etrafı gri betonlarla çevrili hapishaneler var çoktandır herkesin bildiği üzere...
Silivri soğuktur tehditlerine aldırış etmeyenler için hazırlanmış, beton mezarlıklar...
İşte ben; o mezarlıkta ömrümün otuz üç ayını geçirdim...
*
Hücremin bir karışlık mazgalı gacırdayarak açıldı...
Engin, eminim "gene ne var?" diye soracağımı bildiği için işaret parmağıyla "sus işareti" yapıp, tebessümle sana süprizim var dedikten sonra hazırlanmamı istedi... (Emin'im bu yazıyı okuyacak)
"Yine mi SEGBİS?.." diye sordum...
"Yok yok, hadi hazırlan, tahliyesin... Kitap yazarsan, adımızı değiştir!.."
*
Ansiklopedi bile çıkardı Silivri'den, mahkemelerden, kirli kumpaslardan, artık bir avuç kalmış mert ve cesur hâkimlerden savcılardan...
*
Silivri'nin soğuk duvarlarına vedâ ânıydı...
Sadece gökyüzünün görüldüğü daracık beton avluya çıkıp, hergün düzenli olarak beslediğim karıncalarımla vedalaştım... Yan koğuşta kalan Siirt valisi seslendi:
"Gözün aydın Cem..."
Ardından Mehmet albay...
"Hâyırlı olsun Cem..."
Hâyır mı şer mi olacak, göreceğiz diye içimden cevapladım...
Bir kadın mahkûmun sesi çınladı daracık koridorda...
"Hoşça kalın..."
*
Silivri geride kaldı...
İzleri bâki...
Silinir mi?!..
*
Çıkarken nasıl bir Türkiye ile karşılaşacağımı aşağı yukarı kestirebiliyordum...
Mutsuz kölelerin, acıklı yaşam öykülerinin, umutsuz gençlerin Türkiye'si...
Ellerimizden kayıp giden güzel ülkemiz...
*
Yine de...
İster burada, ister dünyanın bir başka yerinde...
İnatla...
Direne direne...
Tökezlesekte...
Kahpeliklere karşı, mertçe...
Al bayrağı düşürmeden...
Mücadeleden caymak yok...
*
Bu böyle biline...
Ölümden öte köy yok sonuçta...
CEM AKKILIÇ
20 Aralık 2021
Nasıl tutuklandım?!.. Ve ardından ilk kez yaşadıklarımı burada anlattım...
Cem Akkılıç |
<0 p=""> 0>
Silivri işkencehanesini anlatan harika bir yazı. Çok teşekkürler...
YanıtlaSil