Uyanış...

Doksanların Türkiyesi'nde insanlar Atatürk'ü boşvermişlerdi... 

Yeni TV kanallarıyla televole çağı başlamış; çarkıfelekler, diziler, talk showlar, yumruklu futbol programları, kırmızı noktalı baldır bacaklarlara dalınmıştı...

Siyasal İslam sinsice, yıllarca pusuda beklemişti... 

Birden bire; huzur İslam'da sloganı ortaya çıktı...

Kimsenin itiraz edemeyeceği, ederse linç edileceği o meşhur sihirli slogan...

Külüstür şahin'lerin arka camına, tırların dorsesine yapıştırdılar İslam'ı...

Sanki doksanlarda öldürülen Atatürkçü aydınlar İslamcılar tarafından öldürülmemiş gibi; "Huzur İslam'daydı..."

Bir avuç azınlık dışında, hiç kimse anlayamamıştı gelecek olan tehlikenin büyüklüğünü...

Oysa; göstere göstere geliyordu felâket...

Misal; Almanya'da Kaplancılar cumhuriyeti yıkma yeminleri ederken, Türkiye'de İslamî cemaatler kök saldılar...

*

Geldik bugünlere...

Ağzını açanın Silivri'yi boyladığı, ayçiçek yağının bardakla alınıp kışın altı kazakla oturulan fakirhânelerde aç yatan çocukların, işsiz babaların, yürekleri yanan annelerin yeni Türkiye'sine...

Kader midir yoksulluk ve dram?.. Seçim mi?..

On dokuz yıllık yıkımın sonunda baharı müjdeleyen çiçeklerin tomurcuklanması gibi uyanıyor millet yavaş yavaş...

Kandırılmışlığın verdiği şaşkınlık, yerini itiraza bırakıyor... 

Afili yalakalar bile sustu, sosyal medyası'nda on beş bin yorum alırken elli kişi girip yazmıyor artık "Dünya lideri" diye...

*

Bu dönem Atatürk'ün yeniden keşfedildiği dönemdir...

Uçuruma savrulan Türkiye'nin tek kurtuluş yolunun Atatürk yolu olduğu anlaşılmaya başlandı...

Boşvermişliğin bedelini fena ödedi çünkü Türkiye...

*

Bundan sonra ne CHP'si, ne de ittifakları...

Uyanan halkın "Atatürk sevdası" kurtaracak memleketi...

Başka yolu yok...

CEM AKKILIÇ

18 Kasım 2021

5 yıl yurtdışında, 3 yıla yakın Silivri cezaevi'nde kaldım. 8 yılda Türkiye'de neler değişmiş burada anlattım.