Geçmişte Kartal Adliyesi'nde Bilişim savcısı Ersin Akdere'ye verdiğim ifadelerden birisi...
Savcı Ersin dışarıda bekleyen iki polis memuruna seslenip; getirin o Cem Akkılıç'ı diyor...
*
Polis sabaha karşı kaldığım oteli basıp gözaltına almış, sonra emniyete ait özel bir binada saatlerce ayakta beklettikten sonra parmak izimi alarak elime tutuşturduğu üzeri numaralı plaka ile önden ve yandan
fotoğrafımı çekmişti...
Annem bu durumumu görse sanırım üzüntüden kahrolurdu ama bu olaylara gülüp
geçiyordum. Sanki bir film stüdyosunda provaydı yaşadıklarım...
Başkasının başına böyle bir şey gelse ne yapardı bilemem ama ben bu olayları ayda ortalama iki üç defa yaşıyordum... Alışmıştım yani...
*
Savcının odasına girdiğimde, her zaman olduğu gibi; buyurun savcım diyerek beklemeye başladım...
Savcı Ersin rahat hareketlerimden her zaman nefret ediyordu... Bunu bakışlarıyla sürekli belli eder, mantık dışı sorular sorarak beni sinirlendirmeye çalışırdı...
Nihayetinde onun makamına bazen polis zoruyla bazen kendi ayaklarımla giden bir nevi esirdim... Patron savcı Ersin'di...
-Heybeliada, Beşiktaş, Bakırköy ve Antalya adreslerine eş zamanlı uğradık... Hiç birinde yoktun Cem Akkılıç?
-Seyrüseferdeydim... Başkomiseriniz aradığında Karadeniz'in tam ortasındaydım. Telefonların kapsama alanından çıkmak üzereydi gemimiz. 5'inci şube deniz polisi kayıtlarından nerede olduğumu öğrenebilirdiniz.
Savcı Ersin sözümü kesip, neden dönmedin diye sordu!
Bakırköy Emniyeti'nden Hacı isimli bir komiser arayıp, denizin ortasındayken "dön ifadeni alıp salıvereceğim"demişti... Dönemeyeceğimi anlayınca sohbete başlayıp nasihat vermiş, "bırak kardeşim şu blog sitelerini kapat gitsin, bir gece biri yolda bıçaklasa seni yazık değil mi?" diyerek aslında dolaylı olarak üstü kapalı tehdit etmişti telefon konuşmamızda...
Devlet AKP karşıtı herkesi fişlemekle kalmamış, resmen ölümle tehdit eder halde gelmişti...
Savcı Ersin eliyle buyur işareti yaparak koltuğu gösterince ifadenin uzun süreceğini anlamıştım...
Çünkü önceki ifadelerde ayakta bekletir, el pençe divan durmadığım için sinirlenirdi... Sinirini asla dışarıya vurmaz, tuhaf bir gülümseme kondururdu yüzüne...
Savcı Ersin arka arkaya sorulara girip, bir oradan bir buradan sormaya başlayınca, kafamı karıştırıp, çelişkili cevaplar almak istediğini hemen fark etmiştim...
Her seferinde değişik taktikler uygulardı çünkü...
-Tayyip Erdoğan'ı kötüleyen video yapmışsın inkar ediyorsun... Ama armatör Erdal Şenkaya hakkında yaptığın videoyu kabul ettin? Hani internette video kanalın yoktu?..
Sanki internette dolaşımda olan milyarlarca video benimmiş gibi kontra bir soruydu bu...
Düpedüz hukuku katlediyordu savcı...
Erdal Şenkaya ortalama her yıl hurda gemilerini sigortadan milyonlarca dolar para almak için denizin ortasında batıran ve denizcilerine tek kuruş maaş ödemeyen bir armatördü... Bir defasında damadı Adem Kokoç Yunanistan açıklarında gemiyi batırmış, personelin bundan haberi olmadığı için iki denizci hayatını kaybetmişti... Ayrıca çeşitli hilelerle devlete milyonlarca dolar vergi takıyordu Erdal Şenkaya...
Savcılar suçluları araştırıp adalet önüne çıkartacaklarına, suçluyu işaret edeni sorguya çekiyorlardı Türkiye'de... Yeni Türkiye dedikleri buydu işte...
Tayyip Erdoğan'ın videosu ise tamamen onun konuşmasından aĺınanmış bir haberin görüntüsüydü...
İster Yahudi sermayesi olsun başımın üzerine koyarım, ister batı sermayesi olsun öpüp başımın üzerine koyarım diyordu görüntülerde Tayyip Erdoğan...
*
Savcı Ersin ile uzun zamanlar karşı karşıya geldik... Bana açtığı davaların bir kısmı hukuku katletmeyen ender hâkimler tarafından ters tepilerek reddedildi...
Bazıları hâlâ devam ediyor... Karara bağlanıp Yargıtay aşamasında olanlar var...
*
Kurtuluş Savaşı'nda kaybeden düşmanlarımız intikam yeminleri etmişlerdi... 100 yıl sonra din maskesi takan karşı devrimciler her tarafı ele geçirdiler...
Atatürk'e gönülden bağımlı kalan cumhuriyet sevdalılarına selam olsun...
Cem Akkılıç
4 Eylül 2015
Savcı Ersin dışarıda bekleyen iki polis memuruna seslenip; getirin o Cem Akkılıç'ı diyor...
*
Polis sabaha karşı kaldığım oteli basıp gözaltına almış, sonra emniyete ait özel bir binada saatlerce ayakta beklettikten sonra parmak izimi alarak elime tutuşturduğu üzeri numaralı plaka ile önden ve yandan
fotoğrafımı çekmişti...
Annem bu durumumu görse sanırım üzüntüden kahrolurdu ama bu olaylara gülüp
geçiyordum. Sanki bir film stüdyosunda provaydı yaşadıklarım...
Başkasının başına böyle bir şey gelse ne yapardı bilemem ama ben bu olayları ayda ortalama iki üç defa yaşıyordum... Alışmıştım yani...
*
Savcının odasına girdiğimde, her zaman olduğu gibi; buyurun savcım diyerek beklemeye başladım...
Savcı Ersin rahat hareketlerimden her zaman nefret ediyordu... Bunu bakışlarıyla sürekli belli eder, mantık dışı sorular sorarak beni sinirlendirmeye çalışırdı...
Nihayetinde onun makamına bazen polis zoruyla bazen kendi ayaklarımla giden bir nevi esirdim... Patron savcı Ersin'di...
-Heybeliada, Beşiktaş, Bakırköy ve Antalya adreslerine eş zamanlı uğradık... Hiç birinde yoktun Cem Akkılıç?
-Seyrüseferdeydim... Başkomiseriniz aradığında Karadeniz'in tam ortasındaydım. Telefonların kapsama alanından çıkmak üzereydi gemimiz. 5'inci şube deniz polisi kayıtlarından nerede olduğumu öğrenebilirdiniz.
Savcı Ersin sözümü kesip, neden dönmedin diye sordu!
Bakırköy Emniyeti'nden Hacı isimli bir komiser arayıp, denizin ortasındayken "dön ifadeni alıp salıvereceğim"demişti... Dönemeyeceğimi anlayınca sohbete başlayıp nasihat vermiş, "bırak kardeşim şu blog sitelerini kapat gitsin, bir gece biri yolda bıçaklasa seni yazık değil mi?" diyerek aslında dolaylı olarak üstü kapalı tehdit etmişti telefon konuşmamızda...
Devlet AKP karşıtı herkesi fişlemekle kalmamış, resmen ölümle tehdit eder halde gelmişti...
Savcı Ersin eliyle buyur işareti yaparak koltuğu gösterince ifadenin uzun süreceğini anlamıştım...
Çünkü önceki ifadelerde ayakta bekletir, el pençe divan durmadığım için sinirlenirdi... Sinirini asla dışarıya vurmaz, tuhaf bir gülümseme kondururdu yüzüne...
Savcı Ersin arka arkaya sorulara girip, bir oradan bir buradan sormaya başlayınca, kafamı karıştırıp, çelişkili cevaplar almak istediğini hemen fark etmiştim...
Her seferinde değişik taktikler uygulardı çünkü...
-Tayyip Erdoğan'ı kötüleyen video yapmışsın inkar ediyorsun... Ama armatör Erdal Şenkaya hakkında yaptığın videoyu kabul ettin? Hani internette video kanalın yoktu?..
Sanki internette dolaşımda olan milyarlarca video benimmiş gibi kontra bir soruydu bu...
Düpedüz hukuku katlediyordu savcı...
Erdal Şenkaya ortalama her yıl hurda gemilerini sigortadan milyonlarca dolar para almak için denizin ortasında batıran ve denizcilerine tek kuruş maaş ödemeyen bir armatördü... Bir defasında damadı Adem Kokoç Yunanistan açıklarında gemiyi batırmış, personelin bundan haberi olmadığı için iki denizci hayatını kaybetmişti... Ayrıca çeşitli hilelerle devlete milyonlarca dolar vergi takıyordu Erdal Şenkaya...
Savcılar suçluları araştırıp adalet önüne çıkartacaklarına, suçluyu işaret edeni sorguya çekiyorlardı Türkiye'de... Yeni Türkiye dedikleri buydu işte...
Tayyip Erdoğan'ın videosu ise tamamen onun konuşmasından aĺınanmış bir haberin görüntüsüydü...
İster Yahudi sermayesi olsun başımın üzerine koyarım, ister batı sermayesi olsun öpüp başımın üzerine koyarım diyordu görüntülerde Tayyip Erdoğan...
*
Savcı Ersin ile uzun zamanlar karşı karşıya geldik... Bana açtığı davaların bir kısmı hukuku katletmeyen ender hâkimler tarafından ters tepilerek reddedildi...
Bazıları hâlâ devam ediyor... Karara bağlanıp Yargıtay aşamasında olanlar var...
*
Kurtuluş Savaşı'nda kaybeden düşmanlarımız intikam yeminleri etmişlerdi... 100 yıl sonra din maskesi takan karşı devrimciler her tarafı ele geçirdiler...
Atatürk'e gönülden bağımlı kalan cumhuriyet sevdalılarına selam olsun...
Cem Akkılıç
4 Eylül 2015
Yazıyı okuyunca aklıma Ermenistana kaçan savcı Zekeriya öz geldi nedense.Bunların hepsi kaçacakta zamanı var..
YanıtlaSilHukuku katledenler birgun katlettikleri hukuku mumla ararlar.Hukuk boyle birseydir.Yazinin her satiri harika.
YanıtlaSilZenginin cebinden parasını al,dincininde maskesini geriye hiç bişey kalmaz!
YanıtlaSilÖyle bir kitle varki uyanmamakta ısrar ediyorlar.Ama 7 haziranda tokat yiyen akp 1 Kasım seçimlerinde bu defa yumruk yemeli.O zaman savcılarda tekrar kanun adamı olurlar.
YanıtlaSilAcaba bu savcı Ersin Akdere Ergenekon kumpasında görev yapmışmı?.Bunu merak ettim.Türk yargısı bir an önce millileştirilmeli. Adliyeler Türk hakim ve savcılara bırakılmalıdır.
YanıtlaSil6 yil once yapilan yargi referandumundan cikan sonuc zaten bu tabloyu ortaya cikaracagini gostermisti.Savcilik kurumu ne yazik ki mufalifleri susturmak icin isleyen bir mekanizmaya donustu. Bugun akp secmenine sorsaniz,onlarinda yargiya güveni sifir.Savci Ersin Akdere gibi o kadar benzeri var ki iste ergenekon davalarinda yapilan sahtekarligi butun millet gordu.Ama adam kursuye cikip eline kuran alip salladiginda herseyi yaptiriyor bu millete.
YanıtlaSilBu sahtekar savcı hala kaçmadıysa görevini tamamlamıştır.Bütün Atatürkçüleri susturamadılar çünkü.Zekeriya Öz gibi buda işini bitirsin tüyer Almanyaya..
YanıtlaSil