Bütün ülke her taraftan işgal altındaydı. Türkler ya var olacaklar ya da dünya sahnesi’nden çekileceklerdi. Emperyalist düşmanı sırtındaki üniformasından tanıyabiliyorduk. Açlık, yokluk ve imkansızlıklar içinde İngiliz’i, Yunan’ı, Fransız’ı, İtalyan’ı söküp atmıştık topraklarımızdan ama siyasal İslamcıların kahpelikleri en fenasıydı. ‘’Din elden gidiyor’’ diye çığırtkanlık yapan ve düşmanlarla birlik olanların hainlikleri en kötüsüydü çünkü bizim için.
Sonunda Mustafa Kemal’in Orduları halkıyla bütünleşip, bir tarih yazdılar ve hem iç hem de dış istilacıları yenerek bağımsız ve modern Türkiye’nin temellerini attılar.
O yıllarla bugünün siyasal ortamını kıyaslayınca insanın içi yanıyor çünkü Türk insanı sistematik olarak Atatürk’ünden kopartıldıkça, ne PKK terörüne ve ne de yoksulluk belasına dur diyebileceğiz.
Cumhuriyet ve Laikliğin bir numaralı düşmanı Siyasal İslamcıların eli uzundur, gözü doymak bilmez. Bugün, dini istismar eden İslam’ın amigoları gemiciklere, pırlanta şirketlerine, yüzme havuzlu villalara, koruma ordularına, zırhlı Mercedes’lere, özel jetlere, sayısız kârlı-ballı şirketlere sahiptir. Peki; Tanrıyı kullanarak sahip oldukları bunca servetin, saltanatın hesabını yine o Tanrı’ya nasıl vereceklerdir?
Şimdi yine Kurtuluş Savaşı’nda geçen karanlık günlere dönelim ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ‘’Yaban’’ adlı eserinde geçen bir anekdotla yazımıza devam edelim;
Batı Anadolu’da bir kuvay-ı milliyeci ile bir köylü konuşmaktadır.
Köylü:
-Bilmiyorum beyim sende onlardansın emme…
Kuvay-ı millyeci:
-Onlar kim?
-Aha Kemal Paşa’dan olanlar…
-İnsan Türk olurda nasıl Kemal Paşa’dan yana olmaz?
-Biz Türk değiliz ki beyim.
-Ya nesiniz?
-Biz İslamız elhamdülillah. O senin dediklerin Haymana’da yaşarlar.
Köylü:
-Bilmiyorum beyim sende onlardansın emme…
Kuvay-ı millyeci:
-Onlar kim?
-Aha Kemal Paşa’dan olanlar…
-İnsan Türk olurda nasıl Kemal Paşa’dan yana olmaz?
-Biz Türk değiliz ki beyim.
-Ya nesiniz?
-Biz İslamız elhamdülillah. O senin dediklerin Haymana’da yaşarlar.
*
Tarih dediğimiz şey hiçbir zaman silinmez ve işte böyle, anekdotta olduğu gibi insanın karşısına çıkıverir. Ve tarihin bir özelliği de tekrar etmesidir.
İsterdik ki; keşke düşmanlarımızın hepsi yabancı ordular gibi üniformalı olsaydı da, nohuta-kömüre muhtaç hale getirilen halkımızın büyük çoğunluğu gaflet uykusuna dalmasaydı!
İşte; bu öylesine derin bir uykudur ki sevgili dostlar, dinci düzen devam ettiği sürece elimizde ne toprak kalacak, ne de lanet teröre şehit verecek vatan evladı kalacaktır.
Keşke hepsi üniformalı olsalardı.
Cem Akkılıç
Not:
Konuyla ilgili önceki yazılardan seçilenler.
Güzel Blog Emeğinize Sağlık.. diyerek kendi iş yerinin reklamını yapan, link koyan kişinin yorumu silinmiştir!
YanıtlaSil