Dostunu seçerken 40 kere düşüneceksin lafını kimin ettiğini bilmiyorum ama bu sözü söyleyenin işin hakkını verdiği bir gerçek...
Bizler her gün bir koşturmaca içinde sağa sola sendeleyerek giderken hayatın tozlu duraklarında, bunca zaman içinde, kimleri nasıl ve ne şekilde kazanıp, kaybettiğimizi düşünmeyiz!..
Kaç arkadaş, dost, sevgili geçti hayatımızdan…
Bugün kaç tanesi yorgun hafızalarımızda yer etmiş öylece duruyor… Bir çırpıda elimizin tersiyle ittiklerimiz bu gün ne yapıyorlar?..
İlkokul sıralarından başlayarak atıldığımız yaşamın içinde, hayat denilen şeyin aslında ne kadar kısa olduğunu hiç düşündük mü?.. Ya da, yaşamın aslında kısa metrajlı bir film olup, asla ertelenemeyeceğini…
Gülüşlerimizin ardında saklamaya çalıştığımız hüzünden, kaçımızı haberdar edebildik?..
İşte, birkaç gündür kafamı kemirip beni meşgul eden, cevaplarını aradığım konular bunlar oldu...
Deniz kıyısında tek başıma yürürken, zihnimin derinliklerinde yaptığım uzun bir kişisel sorgulamanın özeti olarak görebilirsiniz bütün bunları...
Aslında, tüm kırılganlıklara, kederlere, unutulmuşluklara hatta kimi zaman içimize sığmayan öfkeye rağmen, biz yinede umutlanırız ve güler geçeriz yaşama...
Arkamızda bıraktıklarımız birer ikişer kaybolurken etrafımızdan, yorgun bir gemi gibi yeni ufuklara açılırız...
Bir süredir yazmıyordum... Bu yazıyı çok uzun yıllar önce yazmış olduğum bir şiirimin mısrasıyla bitireyim;
Hala Perşembeye
Çarşamba diyenleriniz var
Şu dönen çarkın içindesin artık
Meraklanma, dönecek günün birinde
plaklar da ki dostların
Onlar tüm entrika
ve yalancı gülümseyişlerin
çok ötesinde
ulaşacaklardır sana
Cem Akkılıç
17 Ağustos 2009
Kalemine sağlık mı demeliyim, klavyene sağlık mı bilemedim Cem abi, ama ellerine, yüreğine sağlık. Dost olmak kolay değil elbette, zor iştir. Zoru başaran insanlar da az olduğu için dost olmak ve dost bulmak zordur.
YanıtlaSilSen hep yaz olur mu?