Kapkaradır...

..
Baba işsiz...

Anne perişan!..

Akşama ne pişireceğim diye düşünüyor kara kara...

Tek göz evde en az 3 çocuk!

Kış mevsimi çetin ama eve bir ''torba'' getiriyor baba. İçindeki toz gibi bir şey… Yumurta gibi elips şeklinde olanda var tabi. Diğerinden tek farkı makinede sıkıştırılmış.

AKP’nin zehir gibi kömürleri...

Kalorisiz! 

İnsanların günden güne yoksullaştığı yetmiyormuş gibi tepesinde hava kirliliği. Avuç açan insan yığınları üzerine, koyun bir de oksijen felaketini.

*
Sakın şaşırmayın, hiç unutamam; iktidar bu kömürlerden Antalya’da, yaz mevsiminin ortasında dağıtmıştı. ''Yazın kavuran sıcağında kömürde n'oluyor yahu?'' diyerek üşenmeyip gidip yakından bakmıştım. Tır dolusu poşetler ve etrafında koşuşturan çoluklu çocuklu ahali... 

Ve kebapçıdan fırlayıp işaret parmağını bu manzaraya uzatmış, yanındakine haber veren şaşkın turistler kafalarını çevirip bakıyordu, ne oluyor acaba diye? 

Sanırsın Somali halkına peksimet dağıtıyorlar.

*

Neyse dönelim Deniz Baykal’a. Güya gördü ya kömürün hikmetini, iki elle sarıldı kara çarşafa. İyi niyet elçileri gibi hababam parti rozeti takıyor çarşaflı yakalara.

*
İşte, bütün bu olan bitenler; beceriksiz, basiretsiz ve arsızlığı meslek edinmiş yöneticilerin, başımıza ördükleri yoksulluk belasından başka bir şey değildir.

Altmış yıldır toplumu
kucaklayan(!) politikacılar tarafından sağa sola çekiştirilmiş, kandırılmaya ses çıkartmayan eğitimsiz kitlelerin, kendi kendilerine ''n’olacak bu memleketin hali?'' deyip de kafasını bir türlü kaldırıp hesap soramayışındandır.

Bence hiç başka sebep aramayın.

Cumhuriyetin kaderi kaldı
''zifir gibi'' karanlığa.

Ne yapsanız da, ne etseniz de…

Karadır kardeşim kara bu ülkenin yazgısı!..

Cem Akkılıç
16 Aralık 2008